Kılıçdaroğlu'nun son seçimi olacak
Solun önemli
isimlerinden Ufuk Uras, Ergenekon kararı için 'gayri meşru' diyen
CHP liderini eleştirdi: 'Karar Ergenekon'u destekleyen Kılıçdaroğlu
ve ekibi açısından seçimlerde fatura olarak çıkacak. Yerel
seçimin Kılıçdaroğlu'nun son seçimi olacağını düşünüyorum.'
Ergenekon
Davası'nın merakla beklenen karar aşamasına nihayet gelindi.
Alınan kararın Türk siyâsî hayatından ehemmiyetini ve karara
yönelik eleştirileri Yeşiller ve Sol Partisi kurucusu, eski
milletvekili Ufuk Uras ile konuştum. CHP'nin dava süresince ve
karar verildikten sonra takındığı tavrın Kılıçdaroğlu ve
ekibine halk tarafından sandıkta fatura edileceğini ifade eden
Ufuk Uras, önümüzdeki seçimlerin Kılıçdaroğlu'nun son seçimi
olacağı görüşünde. Alınan kararın demokrasi dışı güçler
için caydırıcı olduğunun altını çizen Uras, 'Ergenekon
dediğimiz yapıyla ilgili olarak bir anlamda öküz boynuzlarından
tutuldu ama bu onun devrilmesinin garantisi değil' dedi. Alınan
kararla ilgili olarak 'siyâsî irâdenin intikamcı tavrı'
iddiasına karşın ise 'Evren müebbet aldığında bunu da mı
siyâsî karar olarak değerlendirecekler' diyen Ufuk Uras,
Ergenekon'un ekonomi ve medya ayaklarının da deşifre edilmesi
gerektiğini söyledi.
Nil
Gülsüm / Ufuk Uras 08/08/2013
Yeni Şafak
Ergenekon
Davası'nda mahkemenin kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu karar Türkiye'nin demokratikleşmesi
açısından, demokrasi dışı güçlere ilişkin caydırıcı olma
özelliği taşıyor. Atfedilen suçlar son derece ağır olduğu
için verilen cezalar beklendiği gibiydi. Gezi Parkı'nda kullanılan
'Bu daha başlangıç' diye bir slogan vardı. Ben de öyle diyorum.
Bu, toplumsal olarak sürdürülmesi gereken bir süreçtir.
Dava
sonuçlandı, Ergenekon da bitti diyebilir miyiz?
Öküz, boynuzlarından tutuldu ama bu, onun
devrilmesinin garantisi değil. Alınan karar, demokratikleşme
programının da gelmesiyle beraber, siyasetin ana alanının
genişlemesine de vesile olacaktır.
KLİMA
REKLAMI DEĞİL
Derin
yapıyla ilgili tehdit hâlâ devam ediyor mu?
Türkiye'deki 'derin devlet' yapılanmasının
kökleri hâlâ mevcut. Özellikle sonbahar döneminde Kürt
meselesinin çözümüne yönelik atılacak adımlar, bazı
kesimlerde rahatsızlık yaratacaktır. Bunlar 'Sonbahar sıcak
geçecek' derken herhalde bunu klima reklamı olarak söylemiyorlar.
'Davada
usül yönünden hatalar yapıldı' eleştirisine cevabınız?
21. Yüzyıl'da Ergenekon siyâsetinin halkta
bir karşılığı bulunmuyor. Usülen yapılmış bazı hatalardan
yola çıkarak Ergenekon'u mâsumlaştırma hamleleri kabul
edilebilir değil.
Ergenekon'u
siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Ergenekon denilen yapı, siyaseten tek parti
dönemi nostaljisidir. Recep Peker çizgisi, Avrasyacı-Esatçı,
korporatif siyaset anlayışıdır. Bu yaklaşım biçimlerinin
Türkiye'nin geleceğini temsil etmediği çok açıktır.
HAMAMDA
OLMADI YA!
Türkiye'de
ilk kez Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir isim 'Darbeye
teşebbüs'ten hüküm giydi. Demokratikleşme hamleleri açısından
değerlendirecek olursak bu ne anlama geliyor?
Bu anlamda alınan karar tarihi bir eşiktir.
Darbeler tarihiyle yüzleşmemiz açısından da hızlandırıcı bir
etkisi olacaktır. Mahkeme kararlarını gayrimeşru ilan edenlerin
2010 referandumunda 'askerî mahalde işlenen suçlara askerî
mahkemelerin bakması' konusundaki ısrarlarını şimdi anlıyoruz.
Bütün darbe tasarımları askerî mahalde oluyor. Darbe çalışmaları
kümeste, hamamda, lunaparkta olmuyor ya... Bu davanın sivil
mahkemelerde görülmüş olması, Türkiye tarihinde önemli bir
eşiktir.
KILIÇDAROĞLU'NUN
SON SEÇİMİ OLACAK
Bahsettiğiniz
ısrar kimlerden gelmişti?
O dönemde özellikle CHP'nin ısrarı vardı.
Mahkeme sonuçlarını görünce bu ısrarın sebebi de anlaşılmış
oluyor. Ergenekon siyaseti, Türkiye'deki yapısal dönüşüme
direnişin adıdır. Yapısal dönüşüme direnilebilir ancak bunun
şartı meşru zeminde kalmaktır. Bunun siyâsî faturasının
ödendiğini önümüzdeki seçimde göreceğiz. Bu karar aynı
zamanda siyaseten Ergenekon'u destekleyen Kılıçdaroğlu ve ekibi
açısından seçimlerde bir fatura olarak çıkacaktır. Önümüzdeki
yerel seçimlerin Kılıçdaroğlu'nun son seçiminin olacağını
düşünüyorum.
MHP'nin
süreçteki tavrını nasıl görüyorsunuz?
MHP ve CHP böyle bir örgütlenme içinde olan
kişileri milletvekili olarak göstermenin ağırlığı altında
kaldılar. İstedikleri kadar reddetsinler, bu partiler Ergenekon
siyasetinin bir parçası haline geldiler. Bunun da seçmen nezdinde
muhakkak bir faturası olacaktır.
BU
İLK ADIM SÜRMELİDİR
Derine
gitmek derken ne kastediyorsunuz?
Ergenekon'un ekonomi ve medya ayaklarının
üzerine henüz gidilmedi. Hangi sermaye gruplarının Ergenekon'u
desteklediği şimdilik ortada duruyor. Bunların üzerine gitmeden
bu örgütlenmeyi tüketmek mümkün değil. Bu kararı ilk adım
olarak değerlendirmek lâzım.
Ekonomi
ve medya ayağının deşifre edilmesi neden önemli?
28 Şubat'ta olduğu gibi bu işi esas
fişekleyen odaklar, ekonomi ve medya ayağını oluşturanlardır.
Bunlar deşifre edilmelidir. Bugüne kadar tüm darbe girişimlerinin
zincirleme boyutunu gören bir yerden bakmalıyız. Bu, 'Dava bitti,
konu kapandı' denilecek bir husus değildir. Devâsa bir yapılanma
ile karşı karşıyayız. Meselenin başka bir forma geçmesi bizi
gevşetmemeli.
Mahkeme
kararında şaşırtıcı durum yok
Çözüm
süreci, Ergenekon'a yönelik tasfiyeden nasıl etkilenir?
Ergenekon yapılanmasının Kürt meselesinin
çözümünden rahatsız olduğunu biliyoruz. Bu rahatsızlık son
derece anlamlıdır. Ayrıca Demirel'in de temkinli, ihtiyatlı
yaklaşımları aslında gidişâtın doğru yönde olduğunun bir
işaretidir. Öte yandan, Türkiye sonbaharda seçim atmosferine
girecek. Kimin ne derdi varsa, bunu siyaseten ifade eder, sandıkta
gösterir.
Cezaların
çok fazla olduğunu savunanlar olduğu gibi savcılık da bazı
isimler için verilen cezanın az olduğu itirazında bulundu.
Atfedilen suçlar çok ağır olduğu için
ağırlaştırılmış müebbet cezaları bekleniyordu. Bu karar
Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Darbeye
teşebbüs çok ağır bir suçtur. O sebeple çıkan kararda
şaşırtıcı bir durum görmüyorum.
Kimi
çevreler kararın siyâsî irâdenin intikamcı yaklaşımıyla
verildiği iddiasında.
İşin siyâsî bir boyutu var ancak bu,
Ergenekon örgütlenmesinin toplum için ne kadar vahim durum
oluşturduğunu görmezlikten gelmemize ve mâsumlaştırmaya vesile
olamaz.
Evren
de Genelkurmay Başkanı'ydı
'Jitem'i
ben kurdum' diyen Arif Doğan da ağır ceza aldı. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bu kararı bir ilk adım olarak görmek lazım.
Bölgedeki cinayetlerin, fâili meçhullerin ortada kalmaması gerek.
Ayrıca Hrant Dink davası ile de ilişkilendirilmesi gerekiyor. Bu
mesele, sadece hukuka havale edilecek bir mesele değil. Toplumsal ve
siyâsî olarak bu süreci takip edip derinleştirmek gerek.
Kararın
ardından gelen tepkileri nasıl buldunuz?
Usulle ilgili bir takım eleştiriler var ve
usulle ilgili hataların giderilmesinin yolu zaten açık. Yargıtay
ve AİHM'e bireysel başvuru yolları açık. Eğer usul hatası
olmuşsa haksızlık olmasın diye bunun giderilmesi lazım. Ama
bunun dışında yürütülen tartışmalar, şahıslara yönelik bir
şekilde ilerliyor. Hukuk, şahıslara yönelik olarak ele alınamaz.
Eleştiriler
bağlamında 'Bir Genelkurmay Başkanı darbe girişiminde bulunur
mu' sorusu da gündeme geldi. Ne dersiniz?
Bunu diyenler, Kenan Evren'in de Genelkurmay
Başkanlığı yaptığını unutuyorlar galiba. Dolayısıyla bir
şahsa ve mevkîye yönelik kişiselleştirilen eleştiriler, hukûken
de siyaseten de sağlıklı değil. Mâsumlaştırma hareketinin
kendisinin mâsum olmadığını görmek lâzım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder