5 Mayıs 2013 Pazar

DERSİM KATLİAMI

Nurten Atıcı  Edebiyat Defreri
DERSİM olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur, 9. Bölük’te görev yapan 101 yaşındaki Diyarbakırlı erlerden Eskeri Akyol, 74 yıl sonra Dersim’de yaşanan korkunç olayları anlattı. Diyarbakır’ın Dicle ilçesi Altay köyünde iki kız ve iki erkek babası olan Eskerî Akyol ömrü boyunca Dersimde yaşanan vahşetin acı izlerini yüreğinde taşıdığını söyledi. Katliam sırasında asker olan Eskeri Akyol şahit olduğu vahşeti anlatırken o anı tekrar yaşıyordu. 
“Allah Muhammed’in ümmetini bir daha bu hale düşürmesin! Biz Diyarbakır’dan Dersim’e yedi gün, yedi gece yürüyerek gittik. Gittikten sonra bizi Ali Boğazı’na verdiler. Gittiğimizde evler yakılıyordu. Askerler ulaştıkları evleri içindekilerle birlikte gazyağı döküp yakıyorlardı. Komutanımızın adı Ethem Atalay’dı. Elazığlı olduğunu söylüyorlardı. Kaçanların bir kısmı derelere, mağaralara sığınmışlardı. Daha dirençli olanlar, (Munzur) nehirden karşıya geçiyorlardı. Askerler oraya gider gitmez mağaraları ateşe veriyorlardı. Sonra gittiğimizde gördük ki çoğu yaşlı benim gibi ama kadın ve çocuklarda vardı içlerinde. Yaralı ölü ayırt etmeden getirip üst üste yığıyorlardı sonrada üzerlerine gazyağı döküp canlı canlı ateşleyerek yakıyorlardı. 
Dersimlilerden çok ölenler oldu! Kutu deresinde ceset kokusundan durulmuyordu. Bazı insanları öldürüp oraya atmışlardı. Böyle felaket görülmedi. Maalesef kötü askerler çoktu. Kadın, çoluk-çocuk ayrımı yapmamışlardı. Kadınları götürüp kötülükler yapıyorlar sonrada ziynet eşyalarını alarak öldürüyorlardı. Onlarda aynı bizim gibi Zazaydılar. Kurmançlar da vardı. Dersim köylülerinden de askerler vardı yanımızda. Biz aynı milletin çocukları idik ve birbirimizi öldürmüştük.’’
Dersim tenkim harekâtı sırasında ‘asilere’ yardım ve yataklık yaptıkları gerekçesiyle Xeç (Demirkapı) Köyünden toplanarak elleri bağlanan 370 köylü Beyaz Dağ’a götürülerek topluca infaz edildiler. Dersim denilince temkinli konuşanlar, katliam dediğimizde duraksıyorlar. Çünkü bu yasal bir katliamdı. Tüm o ölenlerin yani insanların, insan olduğu hakikati göz ardı ediliyor nedense. 
Bu katliamla gelen üzüntü gözyaşı matemler yıllarca saklandı, her zaman başımıza kakıldı başlar önde gezildi, Kapı arkalarında birileri bizlere kıs kıs güldü. Tüm bunların hepsi oldu. 
Memleketi selamete çıkarmak milleti refaha kavuşturmak için Dersimde katledilen insan sayısı kadar, sokak köpeği öldürülseydi yer yerinden oynardı. Dersim ne acıdır ki devletin yüzünde adeta doğum lekesi gibi simsiyah durmaktadır. Bu leke nasıl çıkar? Sayın Başbakan özür diledi Devlet üzülen rolü oynuyor, unutmak lazım artık özür dilendi demi. Ama ben bu katliamla alakalı ne kadar yazı ve kitap okudumsa her okuduğumda içim yandı acıdı böyle bir vahşet olamaz diye her seferinde insanlığımdan utandım. Bir suçu itiraf etmek o suçun olmadığını yada affedileceğini göstermez. Vahşice ölen insanlar şimdi burada yoklar inancıma göre kul hakkı diye bir durum vardır acaba bu yasal vahşetin kul hakkı hesabını ahrette o emri verenler nasıl ödeyecek bunu merak ediyorum. Tüm ölenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Selam ve dua ileyesillyeşil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder