20 Ekim 2013 Pazar

LGBTİ'nin 'İ'si nedir?

'LGBT' yerine 'LGBTİ' demeye başladık. Nedir bu 'İ'? İnterseksüel ŞaLaLa blogunun kurucusu Bianet'e anlattı…

Demokrat haber 19/10/2013
LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) kavramı yerini yavaş yavaş LGBTİ’ye (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) bırakmaya başladı.
Hêvî LGBTİ gibi yeni oluşumlar en başından interseksleri de sahiplenerek mücadelelerine başlarken, 1993’ten beri faaliyet gösteren Lambdaistanbul geçtiğimiz günlerde İnterseks Manifestosu’nu yayınlayarak bundan sonra mücadeleye LGBTİ çatısı altında devam edeceğini duyurdu, bugüne kadar “İ”nterseksi eksik bıraktığı için tüm interseks bireylerden özür diledi.
Peki şimdiye kadar sadece Onur Yürüyüşü pankartlarında ve derneklerin isimlerinde gördüğümüz “i”ntersek ne demek? İnterseksler ne gibi sorunlarla karşılaşıyor ve talepleri neler?
İnterseksüel ŞaLaLa blogunun kurucusu ve yazarı Tuna, bu soruların yanıtını Bianet'ten Çiçek Tahaoğlu'na verdi.

"Dünya nüfusunun yüzde 1.9’unu interseks bireyler oluşturuyor. Bu veri, sadece kliniklere başvurmuş interseks bireyleri kapsadığından, gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu düşünülüyor. Yine de bu oran, interseksüalitenin kızıl saç kadar yaygın bir durum olduğunu gösteriyor."
İNTERSEKS NEDİR?
İnterseksüalite, Tuna'nın deyimiyle “birden fazla biyolojik durumun tanımlandığı bir şemsiye gibi”, farklı genital organlar, üreme organları ve/veya farklı kromozomlara sahip insanları kapsayan biyolojik bir durum.
Tek tip bir “interseks beden” yok. Her interseks bireyin kendine özgü özellikleri var. İnterseksüalite her zaman bedensel olarak görünür bir durum da olmuyor. Kişi doğum yapmaya karar verdiğinde ya da bunun gibi durumlarda farkedilebiliyor.
İnterseksin bir biyolojik cinsiyet olduğunu  söyleyenler, bunu ”orta cinsiyet (middle sex)” ya da üçüncü cinsiyet olarak da tanımlanıyor. Yani kadın-erkek-interseks gibi.
Ama bir kişinin biyolojik cinsiyetinin interseks olması, toplumsal cinsiyetini kadın ya da erkek olarak tanımlamasına engel değil. İnterseks bireylerin cinsel yönelimi de heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel vs olabiliyor.
İnterseks bireyler kendilerini kadın veya erkek olarak tanımladığı gibi, bu kadın-erkek ayrımını tamamen reddedebiliyorlar da. İnterseks aktivistleri de tam da bu nedenle ikili cinsiyet sistemine karşılar.
“İkili cinsiyet sistemi ortadan kalktığında, intersekslerin sorunlarının da ortadan kalkacağını düşünüyoruz” diyorlar.
“NORMALLEŞTİRME AMELİYATLARINA KARŞIYIZ”

İnterseks bireyler, bu “inter” olma halini nasıl deneyimliyor? Bir cinsiyetin daha baskın yaşanması gibi bir durum var mı?
İnterseksler için biyolojik durumları toplumsal cinsiyetleri için her zaman belirleyici bir etken değil.
Çoğu zaman, doktorlar, daha çocuk yaşta kişinin bedeninin görüntüsel olarak hangi cinsiyete daha yatkın olduğunu belirliyor ve yaşamını bu cinsiyette sürdürmesi için karar verilebiliyor. Ama interseks bireylerin zihinlerinde kendi cinsiyet kimlikleri açısından  bu bedensel görünümün pek bir anlamı yok.
Bedensel görüntü olarak erkekliğin baskın olduğu ama kendini kadın olarak tanımlayan kişiler de oluyor. Ama bu iki kategoriden birine sokulamayacak kadar karışık olabiliyor.
Dolayısıyla biz erken yaşta yapılan tıbbi müdahalelere yani tıbbi süistimale karşı, interseksi hem insan hakları hem de bir kimlik mücadelesi olarak yürütmeye çalışıyoruz. İnterseks bireylerin rızaları dışında, sırf normalleşme adına yapılan cerrahi müdahalelere karşı çıkarken, ikili cinsiyet sistemine karşı bir mücadele de yürütüyoruz.
* İnterseks bireyler, sizin de belirttiğiniz gibi çocuk yaşta ameliyat edilip, aileler tarafından seçilen cinsiyetle yaşamaya zorlanabiliyor. Peki doğrusu nasıl olmalı? Ameliyata tamamen mi karşı çıkıyorsunuz yoksa kişi ameliyatın ne yönde olacağına kendisi mi karar vermeli? Ya da böyle bir doğru yok mu?
Bizim karşı çıktığımız ameliyatın kendisi değil, ameliyatın çocuk yaşta kişinin rızası olmadan gerçekleştirilmesi. Kişi yetişkin yaşa geldiğinde kendi rızası ile eğer ihtiyaç duyuyorsa, kendini daha iyi hissedecekse elbette istediği ameliyatı olabilmeli. Bireyin bir seçim yapması da gerekmiyor. İsterse kendini herhangi bir toplumsal cinsiyetle tanımlamadan da hayatına devam edebilir.
Önemli olan çocuğa neler yaşadığının her adımda anlatılması. 18-19 yaşına kadar bize interseks olduğumuz söylenmiyor. Bedenini görüyorsun ama anlamlandıramıyorsun. Bu durumda yaşayan interseks bireylerin ergenliği çok zor geçiyor.
Birey olarak ciddiye alınıp durumun anlatılması, gerekli bilgilerin verilmesi. Talebimiz bu.
YANLIŞ AMELİYAT, YENİDEN CİNSİYET GEÇİŞİ DEMEK
* Kişi çocukken verilen yanlış kararların telafisi nasıl oluyor?
Çok zor oluyor ve çok büyük travmalar yaratıyor. Kişi hem duygusal hem bedensel anlamda sakatlanıyor. Aile tesadüfen doğru cinsiyete karar vermiş olsa bile problemler yaşanıyor.
Bu ameliyatlar, “estetik” kaygılarla, dışarıdan bakan birinin senin kadın ya da erkek olduğunu düşünmesi için yapılan “normalleştirme girişimleri”. Sinir kaybı kaynaklı duyu kaybı ve işlevsel kayıplara bakmıyorlar.
Yanlış ameliyatlara maruz kalan interseksler, yetişkin yaşa geldiklerinde kendilerini tanımladıkları cinsiyete geri dönmek için bazen tekrar tıbbi yardıma başvurabiliyorlar. Yani tıpkı transeksüeller gibi bir cinsiyet geçişi sürecine giriyorlar. Ama çocuklukta yapılan müdahaleler, yeni süreci de çok zorlaştırabiliyor.
* Bu anlamda trans hareketiyle ortak bir mücadelesi var mı intersekslerin?
Çeşitli çakışma noktaları var. Hatta interseksi, transgender kavramı altına sokan yaklaşımlar da var.
Biz de başından beri trans hareketiyle omuz omuza olduk. Yakın zamanda kaybettiğimiz trans aktivist arkadaşımız Ali Arıkan bu örgütlenmeye çok katkı sundu.
Tabii tuhaf bir durum, translar kendi rızalarıyla cinsiyet kimliklerini ve tıbbi desteği elde edemezken, intersekslere rızaları dışında yapılan tıbbi müdahalelerle cinsiyet geçişi uygulanıyor.
“İNTERSEKS OLDUĞUMU EN SON BEN ÖĞRENDİM”
* Senden bahsedebilir miyiz? Senin kişisel deneyimin nasıldı?
Benim durumum Turner Mozaik Sendromu olarak tanımlanıyor. Günlük dille hem erkek hem kadın kromozomlarına sahip olmak olarak açıklayabiliriz.
İnterseks olduğum, 14-15 yaşlarında regl olmadığımı farkedince ailemin beni jinekoloğa götürmesiyle anlaşıldı. Ama ben ailemden ve doktorlardan çok daha sonra öğrendim. Kendimde farklılık olduğunu anlıyordum ama adını koyamıyordum.
Doktorlar “bu yaşa kadar kız gibi yetiştirmişsiniz” demiş ve gelişimimi kadın şekilinde devam ettirmek için ailemi yönlendirmişler. Önce yumurtalıklarım olmadığı halde, rahmim olduğu için çeşitli ilaçlarla regl benzeri bir durum yarattılar.
Liseyi bitirdiğim yaz, reşit olmama haftalar kala, bu sefer yumurtalıklarımda kist olduğu söylenerek ameliyat edildim. Ameliyattan sonra aslında klitorisimin küçültüldüğünü farkettim. Vücudumun içindeki, dışarıdan gözükmeyen az gelişmiş testislerim de alınmış ama bundan da haberdar değildim.
Bu sırada cinsel yönelimim konusunda da kafam karışıktı. Üniversite için başka bir şehire yerleşince kafamdaki sorular belirginleşti. Depresyona girdim, okulu bıraktım. Psikolojik destek almaya karar verdim. Sonunda interseks olduğumu psikoloğumdan öğrendim.  Ailemle konuştum, “kafan karışmasın diye söylemedik, doktorlar bizi böyle yönlendirdi” dediler. Türkiye’de zaten tabu bunlar, çok konuşamadık. Uzun bir süre sessizliğe gömüldük.  İnterseksliğimden önce lezbiyenliğimi kabullenmiştim.
Önce sessiz, asosyal bir hayat sürdüm ama 29 yaşımda bir yol ayrımına girdim ve böyle yaşayamaya devam edemeyeceğimi anladım. Bir süre bu gerçeği sindirmeye çalıştım. Sonra araştırmaya, arkadaşlarıma açılmaya başladım.
Şu anda 33 yaşındayım. Grafikerlik yapıyorum. Kendimi çok net, keskin bir biçimde olmasa da, toplumsal kimlik anlamında kadın olarak tanımlıyorum, lezbiyenim.
Ama ameliyat bende ciddi bir travma yarattı. En başta doktorlar ve hastanelerden çok çekiniyorum. Fiziksel olarak da insanı etkiliyor, cinsel organ eskisi gibi çalışmamaya başlıyor.
AİLE VE DOKTORLAR DOĞRU YÖNLENDİRMELİ
* Çocuğu interseks olan aileler nasıl yaklaşmalı duruma?
Öncelikle çocuğa “yanlış” ya da “kusurlu” olmadığının hissettirilmesi gerekiyor.
Çoğu zaman, doktorların da yanlış yönlendirmesiyle aile saklaması gereken bir günahı varmış gibi yetiştiriyor çocuğu. Çocuğa sürekli “sen yanlışsın, seni kesip biçip düzeltiyoruz” mesajı veriliyor.
Aileler, çocuğa normal olduğunu hissettirmeli ve her adımda çocuğu bilgilendirmeli, fikrini sormalı. Eğer önemli kararlar alınacaksa, çocuğun yetişkin olduğu yaşa kadar beklenmeli. Bu süre boyunca hem aile hem de çocuk psikolojik destek almalı.
Ayrıca doktorların da bu konuda bilgilendirilmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Tabii ki onların işlerine karışmak için demiyoruz bunu, ama geri dönüşü olmayan müdahaleler yapmadan önce intersekslerin neler yaşadığını, neler hissettiğini bilmeleri gerekiyor.
* İnterseksler günlük hayatta ne gibi ayrımcılık mekanizmalarıyla yüzleşiyor?
Aile tarafından saklanmaya, suskunluğa yönelik yetiştiriliyorsun ve toplum içinde sürekli bir suçluluk ve “foyanızın açığa çıkacağı” duygusuyla yaşıyorsunuz. Bu da hayatta pasif kalmaya, başarısızlığa yol açabiliyor. Yalnız hissediyorsunuz. Ergenlikte yaşanan sosyal sıkıntılar, eğitim hayatında sıkıntılar oluyor. Etrafınızdaki kişilerle aynı değişimleri geçirmeyince kişi dışlanmış hissediyor, yalnızlaşıyor.
Bu sıkıntıları çok yaşamayanlar, daha özgüvenli davrananlar da oluyor. Ama Türkiye koşullarında interseks olduğunu flört ettiği insana bile açıklayamıyor insanlar.
* Şu anda Lambda’nın da manifestosunu açıklamasıyla faal bir interseks aktivizmi başladı mı Türkiye’de?
Sayımız şu an çok az. Biz blog üzerinden biraraya gelen 5-6 kişiyiz şimdilik. Ama bundan sonra lambda Lambda nasıl LGBT etkinlikleri yapıyorsa, interseklerle ilgili de yapacak. Bir taraftan çeviriler yapıyoruz, bilgilendirici broşürler hazırlıyoruz. İnterseks aktivist sayısı arttıkça hareket de ivme kazanacaktır.
Şu an en büyük sınıntımız suskunluk içinde yaşayan intersekslere ulaşamamak. Görünürlüğümüz arttıkça daha fazla kişiye ulaşabileceğimizi düşünüyorum.
Şu an en çok önemsediğim konu da ebeveynler için hazırlayacağımız rehber. 



İnterseks durumları


  • 5-alpha reductase deficiency
  • Androgen Insensitivity Syndrome (AIS)
  • Aphallia
  • Clitoromegaly (large clitoris)
  • Congenital Adrenal Hyperplasia (CAH)
  • gonadal dysgenesis (partial & complete)
  • hypospadias
  • Klinefelter Syndrome
  • micropenis
  • mosaicism involving “sex” chromosomes
  • MRKH (Mullerian agenesis; vaginal agenesis; congenital absence of vagina)
  • ovo-testes (formerly called “true hermaphroditism”)
  • Partial Androgen Insensitivity Syndrome (PAIS)
  • Progestin Induced Virilization
  • Swyer Syndrome
  • Turner Syndrome
Klinefelter sendromu
47, XXY sendromu olarak da bilinir. Hhücre bölünmesi sırasında, eşeysel kromozom düzensizliklerinden kaynaklanan semptomların kişide görülmesi durumudur.
Hastalığı, 1942′de Dr. Harry Klinefelter ilk olarak tanımlamıştır, doktorun adıyla anılan doğuştan gelen bir hastalıktır.
Bu durumdaki kişiler genellikle erkek birey olarak görülür. Uzun kol ve bacakları, kadınımsı kalça çıkıntıları ilk olarak göze çarpan özellikleridir. Testisleri küçük, kadınımsı göğüs (jinekomasti) ve kas gelişimleri vardır. Sesleri erkeklere nazaran daha incedir. Hipogonadizm görülebilir. Sakal ve bıyık gelişimleri çok az, vücut kıllanmaları kadınımsı görünümdedir. Spermatogenez görülmez ve kısır bireylerdir.
Canlı erkek doğan bireylerin 500 ya da 1000′inde 1 oranla görülür.
***
48, XXYY sendromu; yaklaşık 17,000 canlı doğumda bir karşılaşılan Klinefelter sendromunun özelliklerini taşır.
Mozaik 47,XXY/46,XY Klinefelter sendromu; şeklinde mozaik olarak da görülebilir. Bu kişilerde semptomlar 47,XXY karyotipli hücrelerin yoğunluğuna bağlı olarak değişir.
***
Swyer Sendromu
Swyer Sendromu, XY cinsel salgı bezlerinin embriyo evresindeki “anormal” organ gelişimi olarak da bilinir. Kişide işlevli cinsel salgı bezleri yoktur. Bunların yerine, testis veya yumurtalıkta az gelişmiş/işlevsiz cinsel salgı bezi yer alır. Swyer ile doğmuş bir çocuk kadına benzer. (doktor tarafından reçete edilerek) hormon tedavisi olmazsa birçok ikincil cinsiyet özellikleri gelişmez çünkü işlevsiz cinsel salgı bezleri ergenliği başlatan cinsiyet hormonları (hem androjen hem östrojen) üretemez. Erkeklerde testis yapısı, kadınlarda da aylık adet döngüsü görülmez, hatta kadınlarda vajina yapısında olgunlaşmamış testisler görülebilir.
***
Androjene Duyarsızlık Sendromu
Androjene Duyarsızlık Sendromu, ADS, bir genetik durumdur, ( kendiliğinden oluşan mutasyonlar dışında) kalıtsaldır, yaklaşık olarak 20.000 kişiden bir kişide görülür. Testiküler feminizasyon veya androjen insensitivitesi olarak da bilinir. Androjen reseptör mekanizması bozukluğu nedeniyle vücut hücreleri androjene tepki verememektedir ( “Erkek hormonları” tabiri, bu hormonlar hem kadında hem de erkekte sürmekte ve aktif olduğundan yersizdir.
XY genotipli ve testisi olan birey normal dişi görünümündedir. Vajina vardır fakat kör bir kese halindedir, rahim ve fallop tüpleri oluşabilir, ergenlikte meme gelişimi gözlenir; fakat regl olmaz, kısırdırlar, pubik kıllar azdır ya da yoktur. Testisler genelde abdomende ve embriyolojik dönemde aşağı inerken kullandıkları geçiş yolu üzerinde, inguinal kanalda yerleşmiştir.
Bazı kişilerde de kısmı androjene duyarsızlık vardır. Klitoris ve dış genital organlar daha erkeksi gelişmiştir, vajina yine kör olarak sonlanır, rahim yoktur.
Testisler ileri yaşlarda kötü huylu tümöre dönüşme olasılıkları vardır. Tespit edilse de kişi ameliyat kararı alabilecek yaşa geldiğinde tavsiye edilmesi daha yerinde olur. Ergenlik öncesi testis kanseri olma ihtimali çok düşüktür. Ölümcül risk faktörleri pek fazla değildir, ömür boyu takip edilmesi gereken sorunlar ortaya çıkmaz.
ADS sahip bebekler veya genç kızlara, vajina derinliğini arttırmak için vajinoplasti ameliyatı yapılması çok yaygındır. Böylece gerekli derinliğe sahip olunca uygun büyüklükteki bir penisi içlerine alabilirler. Vajinoplasti ameliyatları başarısız olmaları sebebiyle sorunludur. Bu tür ameliyatlar, ergenlik çağındaki bir kıza tavsiye edilmeli ama dayatılmamalıdır. Karar vermeden önce ADS’li bir kadınla cinsel tecrübeleri ve ameliyat hakkında bilgi alması daha yerinde olur. Her ADS’li kadın ameliyat olmayı seçmemektedir.
Doktorlar ve ebeveynler ADS kızlara durumları hakkında dürüst olmak konusunda çok isteksizler. Bu gizlilik ve yaftalama kendini farklı hissetme duygusunu gereksiz yere arttırmaktadır.
Çünkü ADS X kromozomundaki genetik bir bozukluk olduğu için ailede kuşaktan kuşağa geçer.
***
Doğuştan Böbrek Üstü Bezi Büyümesi
Doğuştan Böbrek Üstü Bezi Büyümesi, XX kromozomlarıyla doğmuş kişilerde görülen en yaygın interseks durumudur. XY kromozomda görülmediği için yaygınlığı 20.000 ile 36.000 de birdir. İnterseks durumları içinde, bebekken tıbbi müdahale gerektiren tek durumdur.
Böbrek üstü bezlerinde (birçok hormon üretir ve onları kan dolaşımına bırakır) kortizon üreten gen “tarifinin” bozulması sonucu Doğuştan Böbrek Üstü Bezi Büyümesi oluşur. Tarif bozulduğu için, böbrek üstü bezleri kortizon üretmeye çalışırken kana karışan çok yüksek oranda hormon üretir. Bu, XX embriyolarının daha büyük klitorislerinin olması ve hatta penise benzeyen klitorislerinin olması ya da testis torbasına benzer vajina dudakları olması demektir. Kana karışma metabolizma kaynaklı olduğu için erkeksileşme etkileri doğumdan sonra da devam eder. Yani Doğuştan Böbrek Üstü Bezi Büyümesi sık vücut kılı, açılan alın bölgesi, kalın ses, belirgin kaslar gibi kişinin erkeksi özellikler geliştirmesine neden olur.
***
Aphallia
Penisi olmadan doğmak demektir. Bunun dışında beden erkek anatomisindedir.
***
Clitoromegaly (büyük klitoris)
Beklenenden daha büyük klitoris demektir. Bir tanıdan çok tariftir. Büyük klitorisin en yaygın nedeni Doğuştan Böbrek Üstü Bezi Büyümesidir.
***
Hypospadias
Halk arasında Peygamber Sünneti olarak da bilinen Hypospadias, idrar  deliğinin normalden daha aşağıda olmasıdır.  Tüm erkek çocukların % 1-2′sinde gözlenir.  % 10-15 ailevi yatkınlık gösterir.
***
Mikro-penis
Penisin normalden daha küçük olması durumuna verilen addır. Mikro-penis klinik tanısı; 46 XY kromozoma sahip (eril kromozom), testisler inmiş veya inmemiş, penis ucunda urethral meatus (idrar yolu ) ve 3-7 santimde veya altında penis boyudur.
Tedavilerinin farklı olmasından dolayı mikropenisin 2 tipi vardır. 3-7 santim penislerde, penisi vücuda bağlayan bağların kesilerek, 2 santim uzama sağlanıyor. 2-3 santim olan ikinci tip mikropenislerde ise ön koldan alınan doku penis şekline getiriliyor. Tedavi isteğe bağlıdır.
***
Mullerian agenesis; vaginal agenesis; doğuştan vajinasız olmak
Yumurtalıklar var ama ya rahim yok ya da yarı gelişmiş, çok az bir azınlıkta bunlara böbrek ve omurilik anormallikleri eşlik edebilir.
***
Ovo-testes (eskiden “gerçek hermafroditizm” adlandırılırdı)
Bir bölümü ovaryum bir bölümü testis dokusu içeren iç genital yapı. Tek bir yumurtalığın veya her ikisinin, tek bir testisin veya her ikisinin de içinde olabilir.
***
Cinsiyet kromozomlarında mozaisizm
Öncelikle biraz arkaplanına bakalım: Bir karyotip bir hücredeki kromozomların resmidir. Karyotip kişinin ne tür kromozomlar taşıdığını bulmak için kullanılır. Bu, kişiden kan ya da doku örneği alınıp örnek boyanarak mikroskopta görüntülenerek gerçekleştirilir. Görüntü daha sonra kesilir ve yeniden düzenlenir ve kromozomlar birbirine denk çiftler şeklinde dizilir. Çıkan sonuç kişinin kromozomlarının sayısı ve tipi olarak açıklanır, örneğin 45,X (birey 22 çift eş kromozom ve bir X kromozomuna sahip anlamına gelir, bu durum Turnet Sendromu olarak adlandırılır); 46;XX (birey 22 çift eş kromozom ve 2 X kromozoma sahip anlamına gelir); 46,XY (birey 22 çift eş kromozoma ve 1 X, 1 Y kromozomuna sahip anlamına gelir); 47, XXY.
Bir birey hücrelerinin bazılarında belli bir karyotip, bazılarında başka bir karyotip taşıdığında bu durum “mozaik karyotip” olarak sınıflandırılır. Örneğin, kişinin 45,X/46,XX karyotip olduğu söylendiğinde bu kişinin bazı hücrelerinde 46,X karyotip, bazı hücrelerinde 46,XX karyotip taşıdığı anlamına gelir. Mozaisizm embriyonun erken dönemlerinde hücrelerin yanlış bölünmesinden kaynaklanır.
Örneğin Mozaik Turner sendromlu bir kişi XO karyotipli bazı hücreler taşıyabilir (tipik Turner sendrom karyotipi) bunun yanı sıra XX karyotipinde (tipik dişi karyotipi) bazı hücreler de taşıyabilir, bazı durumlarda diğer karyotip XY de olabilir. Mozaisizm ayrıca daha yumuşak biçimlerde 46/47 XY/XXy mozaik olarak adlandırılan Klinefelter Sendromunda da görülür. Bu durumda, XY hücreler 46 kromozom taşıyacaktır (tipik kromozom sayısı) ve XXY hücreler 47 kromozom taşıyacaktır.
***
Turner Sendromu
Bir dişide eşey kromozomlarından birinin bulunmaması sonucu ortaya çıkan çeşitli semptomların tümüne verilen addır.
Turner sendromluların fenotipi dişi olarak görülür fakat; eşey organları ve eşey hücreleri gelişmez. Kısır bireylerdir. Turner sendromlu bireylerde doğuştan böbrek rahatsızlıkları, kalp anomalileri, kistik higroma en çok görülen hastalıklardır.
Kısa ve perdeli boyun
Kısa boy
Limfodema el ve ayaklarda şişkinlik
Göğüs kafesi farklılığı ve memeucu genişliği
Düşük saç bitişi
Düşük kulak çizgisi
Kısırlık
Amenore (adet görmeme)
Diğer belirtiler, dışa kıvrılan dirsek (kübitus valgus), perdeli boyun, yumuşak ve yukarı dönen tırnaklar, Simian çizgisi ve düşük gözkapaklarıdır. Turner sendromu bulguları kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Çeviri: Aligül Arıkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder