Çok
Daha Fazlasına Layığız:
Başbakana, Parti Liderlerine, STK’lara ve Yurttaşlara Çağrı
Hakan
Tahmaz
02/10/2013
Barış
Meclisi
Açıklanan
‘Demokratikleşme Paketi’ Türkiye’nin demokratikleşmesi
açısından önemli unsurları içeriyor. Bunları görmezlikten
gelmek veya küçümsemek demokrasi ve barış mücadelesine katkı
sağlamaz.
İlkokullarda
“And”ın ve kamu alanında başörtü yasağının
kaldırılması, siyasi partilere devlet yardımı kapsamının
genişletilmesi, eşbaşkanlık düzenlemesi, farklı dil ve
lehçelerde propaganda serbestliği, nefret suçları ve ayrımcılık
konusunda yapılan düzenleme, özel okullarda farklı dil ve
lehçelerde eğitim hakkı tanınması, Nevşehir
Üniversitesi’nin isminin Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi olarak
değiştirilmesi, Mor Gabriel Manastırı’na arazisinin iade
edilmesi, Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulması gibi
düzenlemeleri demokratikleşme açısından önemli buluyoruz.
Ancak, yeni anayasa, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu,
Alevi sorunu, Heybeliada Ruhban Okulu ve kamuda anadilde
eğitim gibi sorunlardan hiç söz edilmemesi dikkat çekici
olduğu kadar, kaygı da vermektedir.
Çözüm
Süreci
Çözüm
süreci başladığından bu yana ısrarla dile getirdiğimiz iki
noktayı bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış yolunda hızla
ilerlemek için önce AKP, Kürt sorununda idrak problemini aşmak
zorunda. Bu aşılamadığı sürece kalıcı bir çözüm mümkün
olmayacak. Sürece katılımı, toplumsal değişim ve dönüşümü
güçlendirmek için katılımcı ve şeffaf bir yöntem
izlenmelidir. .
Paket,
çözüm sürecinin ilerlemesi konusunda pek az umut verdi. Bu
yönüyle pek çok eksiği var. Yaratılan beklentinin asgari
ölçülerde olsun karşılanabilmesi, paketin diyalog ve müzakere
ile hazırlanmasını gerektirmektedir. On aydır ölümlerin önüne
hangi yolla geçildiyse aynı yoldan yürünerek hazırlanacak paket
hiç kuşkusuz bizi kalıcı barışa daha hızlı ulaştırabilir.
Bu nedenle “kimseyle müzakere edilmedi” sözlerinin bir
başarıymış gibi kullanılmasına son verilmelidir. Bu sözler
çekingenliğin veya yanlış yolda yürümenin bir ifadesi olabilir.
Müzakere etmenin yanlış bir tarafı yoktur.
Çözüm
sürecine ilişkin acil olarak atılması gereken adımlar
aciliyetini koruyor. TCK ve TMK’da değişikliğe gitmemek,
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceyi
kaldırmamak, bu yıl başlayan diyalog ve görüşme sürecini
rahatlatacak hiçbir düzenlemenin pakette yer almaması çözüm ve
barış sürecini zora sokan gelişmelerdir.Anadilde eğitimi özel
okullarla sınırlamak ise sorunun kamusal boyutunun derinliğinin
farkında olunmadığını gösteriyor.
Paket
açıklanmadan önce hükümet yetkilileri “paket açıklandığında
birçok kişi şaşıracak” türü açıklamalar yaptılar.
Türkiye’nin demokrasi ve barış yolunda emin adımlarla yürüyüşü
için bu anlamda toplumu şaşırtacak adımlara gerçekten ihtiyaç
vardır. Türkiye insanı, açıklanandan çok daha fazlasına
layıktır. Sorunlarımız, demokratik siyaset güçlendirilerek
aşılacaksa, bu konuda ikircikli davranmak, küçük hesaplar yapmak
ve beklentilere asgari ölçüde bile yanıt vermemek zaman ve enerji
kaybetmektir. Demokratik siyaseti güçlendirmek ve çözüm sürecini
ilerletmek müzakere ve diyalogla olabilir. “Ben yaptım
oldu” yaklaşımıyla değil.
Önerilerimiz
Başbakanın
paketi açarken yaptığı konuşmadan ve paketin içeriğinden
anladığımız kadarıyla paketin son hali önümüzdeki günlerde
netleşecek. Dün yeni yasama yılı başladı. Dolayısıyla,
açıklanan paketi bir tartışma zemini olarak kabul etmek ve
buradan hükümete ve kamuoyuna çağrıda bulunmak istiyoruz:
- Paketin Meclis’te mümkün olduğu kadar geniş bir mutabakatla çıkarılması için başta Adalet ve Kalkınma Partisi olmak üzere herkes sorumlu davranmalıdır.
- CHP ve BDP tarafından Meclis’e sunulan demokratikleşme önerileri de dikkate alınarak, paket Akil İnsanlar Heyetinin raporlarında dile getirilen öneri ve talepler ile evrensel hukuk ve insan hakları çerçevesinde genişletilmeli. Bunun için sorunun muhataplarının, Akil İnsanlar Heyetinin, sendikaların, meslek örgütlerinin, Meclis dışı partilerin ve STK’ların sürece etkin katılımları için gerekli zeminler yaratılmalıdır.
- Ana muhalefet partisi başta olmak üzere partiler ve sivil toplum örgütleri iktidar partisinin tutum ve davranışını bahane ederek sürecin gelişmesini zorlaştıracak tutum ve yaklaşımlardan uzak durmalı.
- Meclis’teki partiler demokratik bir ülkenin ve kalıcı barışın yolunu açmak için yeni anayasa hazırlığı konusundaki tutumlarını gözden geçirmeliler. Yeni bir tutum belirlemeliler. Bu yeni tartışma ortamı, demokratik bir anayasa yapmak ve bunun önündeki engelleri açığa çıkarıp bertaraf etmek için fırsata dönüştürülmelidir. Bu doğrultuda hep birlikte çaba gösterelim ve mücadele edelim.
Saygılarımızla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder