Düşün, düşün

Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 36/13, 6 Eylül 2013)
Geçtiğimiz hafta neler oldu? (30 Ağustos - 6 Eylül 2013)
Bültenimizde bu hafta öne çıkan haber başlıkları aşağıda görebilirsiniz:
** Milliyet Gazetesi Derya Sazak'ın köşe yazılarına da son verdi.
** Vatan Gazetesi, Mustafa Mutlu'yu işten çıkardı. Dahası,
-- Gazetenin diğer yazarı Ruhat Mengi de izne çıkarıldı.
-- Zülfü Livaneli Vatan'dan istifa etti.
** Uluslararası karikatür sergisi savcılık emriyle toplatıldı.
** TGC: Medyada olağanüstü halin kalkmasını istiyoruz.
** Başbakan Erdoğan, İfade özgürlüğü korkusunu kaldırdık dedi.
** Yargıtay Başkanı Alkan: İfade özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü garanti eder.
** TBB Başkanı Feyzioğlu: Çoğulcu demokrasilerde iktidarlar, hoşlarına gitmeyen siyasi düşünceleri hedef almazlar.
** Afyon Üniversitesinde fişleme gibi anket yapılıyor.
** Cinsellikle ilgili ifadelere ilginç otosansür.
Detaylar, haberlerimizde...
Milliyet, Derya Sazak'ın köşe yazılarına da son verdi
Milliyet Gazetesinde genel yayın yönetmeniyken, Can Dündar ile birlikte Gezi Parkına giderek röportajlar yapan Derya Sazakın, geçtiğimiz ay görevine son verilmişti. Sazak, Fikret Bila'nın genel yayın yönetmenliğindeki Milliyet'te köşe yazarlığını sürdürüyordu. Milliyet gazetesi yetkilileri, bu haftadan itibaren Sazakın köşe yazılarını da kaldırdı.
Demirören Grubuna ait olan Milliyet daha önce Hasan Cemal'i işten çıkarmış, Can Dündar'ı önce zorunlu izne ayırdıktan sonra işine son vermiş, Mithat Sancar ve Dündar'ın oğlu Ege Dündar'ın da köşesini kapatmıştı.
Vatan Gazetesi, Mustafa Mutlu'yu işten çıkardı
Vatan Gazetesi Mustafa Mutlu'nun yazılarına son verdi. "Akşamüstü Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Turgut Yuvacan aradı, bana tebligatı yaptı. Olay çok taze. Şu an plan program yapacak konumda değilim. Ben mesleğime ihanet ettiğim için değil, dik durduğum için kovuldum." dedi.
2004'ten beri Vatan'da yazan Mutlu; Dünya Gazetesi'nde haber ve yazı işleri müdürlüğü, ekonomi kanalı Kanal E genel yayın yönetmenliği, Star gazetesinde ekonomi müdürlüğü görevlerinde bulunmuş, 1999 ve 2003 yıllarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2004 yılında ise Radyo Televizyon Gazetecileri tarafından "Yılın Gazetecisi" ödülü almıştı.
Vatan; Can Ataklı'yı da, 23 Nisan'da yayımlanan son yazısının ardından süresiz izne çıkarmış, ardından Temmuz ayında Ataklı gazeteyle yollarının ayrıldığını Twitter'dan duyurmuştu.
Ruhat Mengi de izne çıkarıldı
Yaprak dökümü henüz bitmişe benzemiyor. Mutlunun işten çıkarılmasının ardından, Ruhat Menginin de izne çıkarıldığı haberi geldi. Menginin izinden dönüp dönmeyeceği ise henüz bilinmiyor.
Zülfü Livaneli Vatan'dan istifa etti
Zülfü Livaneli, Vatan Gazetesi'nin Mustafa Mutlu'yu işten çıkarmasının ardından gazeteden istifa etti. Haber sitelerinde yer alan bilgiye göre şu an yurtdışında olan gazete sahibi Erdoğan Demirören, ülkeye döndüğünde Livaneli ile görüşecek.
Livaneli 2002'den beri Vatan'da yazıyordu.
2002 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili olan Livaneli iki yıl sonra partisinden istifa ederek Bağımsız İstanbul Milletvekilliği yaptı. 35 yıllık yazın hayatında 20 kitabı bulunan Livaneli, 1973'ten beri 38 müzik albümü hazırladı. Livaneli ayrıca Yer Demir Gök Bakır, Sis ve Veda filmlerinin yönetmeni.
Uluslararası karikatür sergisi savcılık emriyle toplatıldı
Didimde düzenlenen 18. Barış Şenliklerinde Gezi Direnişini konu alan uluslararası DirenGezi karikatürlerinden oluşan sergi savcılık emriyle toplatıldı. Aralarında Don Kişot mizah dergisinin düzenlediği DirenGezi karikatür yarışmasında büyük ödülü kazanan Kosovalı çizer Murat Ahmetinin çalışmasının da yer aldığı sergi, Türk ve dünya çizerlerinin on eserinden oluşuyordu.
Karikatürler 31 Ağustos 2013 günü saat 15.00te cadde üzerindeki reklam panolarına asıldı. Ancak sergi Didim İlçe Emniyet Müdürlüğünce birkaç saat içinde indirildi. İlçede belediyenin düzenlediği şenlik sürerken, savcılık talimatıyla sergiyi düzenleyenlerle ilgili soruşturma açıldığı öğrenildi. Don Kişot e-mizah dergisi yayın yönetmeni Erdoğan Karayel, konuyla ilgili şunları söyledi:
Karikatürün bir hiciv ve yergi sanatı olduğunu kabul etmekte zorlanan bir zihniyetle yönetiliyor ülkemiz. Üstelik bu sergi uluslararası bir sergi. Büyük ödülü kazanan Kosovalı çizer Murat Ahmetiye bunu nasıl açıklayacağımı düşünüyorum. Aynı zamanda İtalyan çizer Marco De Angelise ve Brezilyada yaşayan Filistinli aktivist çizer Carlos Latuffa
Karikatür doğası gereği özgür ve eleştirel bir sanat dalıdır. Cumhuriyet tarihinde bu sanatın özellikle politik alanda özel bir yeri ve önemi vardır. Demokrasi özgürlük, adalet ve hoşgörü kavramlarıyla anlam kazanır. Bugünkü eylemden dolayı dünya karikatürcülerinden ülkem adına özür diliyorum.
TGC: Medyada olağanüstü halin kalkmasını istiyoruz
Medyada işten çıkarmaları kınayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) "Basın ve ifade özgürlüğü üzerinde yaratılan korku iklimi sürüyor. Mustafa Mutlu, Derya Sazak, Tahir Özyurtseven, Can Dündar gibi köşe yazarlarının da içinde yer aldığı işten çıkarmaların hızlanması, medyada olağanüstü hal dönemininin devam ettiğini gösteriyor" dedi.
"Halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden gazeteciler, açılan davalar, cezaevine girme tehdidinin yanı sıra işten çıkarılarak nefes alamaz hale getiriliyor. Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü üzerinde yaratılan korku iklimi sürüyor. Özellikle Gezi Parkı olaylarının ardından iktidara muhalif gazetecileri işten çıkarma sürecinin hızlandığını gözlüyoruz. En az 100 meslektaşımızın bu süreçte işten ayrılmaya zorlandığını hatırlatıyoruz. İktidara yakın bazı yayın organlarının muhalif gazetecileri hedef göstererek işten çıkarılmaları için yürüttüğü kampanyayı da ayrıca protesto ediyoruz. Basın özgürlüğü açısından her yıl biraz daha geriye giden Türkiye'de medya üzerindeki olağanüstü halin kalkmasını diliyoruz."
Başbakan Erdoğan: İfade özgürlüğü korkusunu kaldırdık
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun düzenlediği Kamu Denetçiliği Sempozyumu'nda konuşan Erdoğan, ifade özgürlüğü korkusunu kaldırdıklarını söyledi. Bundan 11 yıl önce gazetelerde her haberi yazmak mümkün değildi diyen Erdoğan şunları anlattı:
Belli çevrelerden korkuluyor, özgürlükler kullanılamıyordu. Hükümetimiz yazarlar üzerinden ifade özgürlüğü korkusunu ortadan kaldırmıştır. Tutuklu ve hükümlü gazeteciler konusunda Avrupa ve dünya kamuoyu sistematik şekilde tamamen yanlış bir şekilde bilgilendirilmektedir. Türkiye'deki ifade özgürlüğü konusunda aynı çevreler yine son derece yanıltıcı biçimde bilgilendirilmektedir. Türkiye'de toplumsal olaylara müdahale temel hak ve özgürlüklerin kullanılması konularında aynı şekilde dünya ve Avrupa kamuoyu sistemli şekilde yanlış yönlendirilmektedir.
Yargıtay Başkanı Alkan: Farklı düşüncenin risk potansiyeli, otoriter yöntemleri meşru hale getirmez
Adli yıl açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Ali Alkan, devletini farklı düşünce karşısında tavır almaması gerektiğini söyleyerek, "Farklı düşüncenin risk potansiyeli, otoriter yöntemleri meşru hale getirmez" dedi. Alkan, şöyle konuştu:
İfade özgürlüğüne meşru olmayan nedenlerle yapılacak her müdahale, toplumsal müzakereyi engelleyecek ve uzlaşma zeminine giden yolları kapatacaktır. İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edemedikleri toplumlarda, bunun bedelinin çok ağır ödendiği tecrübeyle gözlemlenmektedir. Demokrasinin özü temel hak ve özgürlükler ile çoğulculuk ve bunları garanti eden hukukun üstünlüğü ilkesidir.
Demokrasinin, farklı düşünceleri içinde barındırma yönü onun risk potansiyelini de oluşturmaktadır. Ancak, bu risk potansiyeli, kendisini koruma saikiyle başvurulacak otoriter yöntemleri meşru hale getirmez. Demokrasilerde yönetim, kendisine yakın olanlara teslim olmadığı gibi uzak olanları da dışlamaz.
TBB Başkanı Feyzioğlu: Çoğulcu demokrasilerde iktidarlar, hoşlarına gitmeyen siyasi düşünceleri hedef almazlar
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Yıl açılış töreninde, sert eleştiriler içeren bir konuşma yaptı. Çağdaş demokrasilerin çoğulcu olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, Milli irade tabiri, çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği, siyasi iktidarın her kurumu ele geçirdiği ve yaşamın her alanını düzenlemeye soyunduğu, insanların yaşam biçimine müdahale ettiği dönemlerdeki içeriğinden elbette ki farklı anlaşılmak zorundadır dedi.
Feyzioğlu, Gezi Parkı sürecinde, hükümetin sivil toplum örgütlerine yönelik bakış açısı ve uygulamaları üzerine de şunları söyledi:
Siyasi iktidarlar, demokratik kitle örgütlerinin eleştirilerinden elbette haz etmek zorunda değildir. Ancak çoğulcu demokrasilerde, siyasi iktidarlar, bu eleştirileri değerlendirmek ve hoşgörüyle karşılamak zorundadır. Çoğulcu demokrasilerde siyasi iktidarlar hoşlarına gitmeyen siyasi düşünceleri hedef almazlar, parlamentodaki çoğunluklarına dayanarak, demokratik kitle örgütlerini yok etmeye kalkışmazlar, bunları demokrasinin vazgeçilmezi olarak kabul ederler ve birlikte yaşarlar. Böylece bindikleri demokrasi dalını kendi elleriyle kesmezler.
Üniversitede fişleme gibi anket
Afyon Kocatepe Üniversitesinin internet sayfasında, yeni kaydolacak öğrencilerle kayıt yenileyecek eski öğrencilere yönelik, bir anket yayınladı. Öğrencilerin yanıtlaması istenen ankette, Siyasi mitinge-protesto gösterisine katıldınız mı? Siyasi kimliklerden hangisi sizi daha iyi tanımlar?, Herhangi bir derneğe üye misiniz?, Yarın seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? Müslüman, insan, Türk, Kürt, Arap, Laik, Sünni, Alevi, Hıristiyan, Musevi seçeneklerinden hangisi sizi daha iyi tanımlar? gibi sorulara yer verildi.
Olayın fişleme olduğunu söyleyenler tepki gösterirken, Kocatepe Üniversitesi yönetimi ise, bir doktora tezinde kullanılacak anketin link verilerek sadece duyurusunu yaptıklarını açıkladı.
Cinsellikle ilgili ifadelere ilginç otosansür
Sina Koloğlu imzasıyla 2 Eylül 2013 tarihli Milliyette yayınlanan köşe yazısına göre, CNBC-E ve E2 kanallarında Seks ve fahişe sözcükleri sansürlendi. Yazısında okuyucularından gelen e-postalardaki bilgileri paylaşan Koloğlu, kanalların seks kelimesi yerine anlık zevk, fahişe sözü içinse kevgir kelimelerini kullanmaya başladığını aktardı. Alt yazılı programlarda penis kelimesi, çıt çıt ile değiştirildi.
Bu garip sansürün nedenlerini araştıran Koloğluna göre bu durum, kanalların RTÜKün özel bir talebi olmadan, muhafazakar havanın etkisiyle yaptığı bir otosansür uygulaması
Koloğlu yazısında, Yani RTÜKe fazla da bir iş düşmüyor. Kanallar beklenenin ötesinde bir çalışma yapmış oluyorlar. 90lı yıllarda eşşoğlu eşek yasak değilken, 2000li yıllarda yasak olabiliyor yorumunu yaptı.
Norveçli gazetecilerden Krala mektup: Endişelerimizi Türkiyedeki yetkililerle paylaşın
Norveç Gazeteciler Cemiyeti (NJ), 5-7 Kasımda Türkiyeye yapılacak resmi gezi öncesi Norveç Kralına yazdığı mektupta Türkiyedeki tutuklu gazeteciler ve baskılarla ilgili endişelerini dile getirmelerini istedi. Norveç Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Thomas Spence imzalı mektupta seyahatin ana hedefinin "saygı ve demokrasi gibi temel prensipler, hukuk devleti ve insan hakları konusunda açık bir diyalog oluşturulması" olması olduğu vurgulandı.
NJnin de izlediği duruşmada hapis cezaları alan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'a verilen hapis cezaları hakkında duyulan kaygıyı dile getirmeleri istendi. Mektupta, NJnin ve kardeş organizasyonu Avrupa Gazetecilik Federasyonunun (EFJ) uzun bir süredir Türkiye'de süre gelen insan hakları ihlalleri konusunda endişe duyduğu belirtildi.
Özellikle de ülkedeki ifade ve basın özgürlüklerindekine saygı eksikliği ve kısıtlamalar bizi oldukça rahatsız etmektedir
Türkiye muhtemelen dünyada en çok gazetecinin hapis tutulduğu (63) ülkedir ve maalesef son yıllarda gazetecilerin maruz kaldığı uzun yıllar süren gözaltına alınmalar ve ağır hapis cezaları ülkedeki meşru ve sorgulayıcı gazetecilik mesleğini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Mektup Norveç Kralının yanısıra, Oslo Türkiye Başkonsolosu, Innovasjon Norveç, Norveç Başbakanlığı, Norveç Dışişleri Bakanlığı, Norveç Meclisi Dışişleri Birimi ve Norveç Ankara Başkonsolosuna gönderildi.
*********************************************************************
İfade özgürlüğü ile ilgili haberlerin detaylarına ve haftalık bültenlere bu linklerden ulaşabilirsiniz:
Web sitemiz: http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=21
Slideshare: http://www.slideshare.net/ifadeozgurlugu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder