Can Dündar BirGün
Doğruysa, narkotik operasyonunda gözaltına alınan ünlü oyuncuların bir kısmı, "Dizi çekimlerinin ağır çalışma temposundan dolayı (uyuşturucu) içiyoruz" ifadesini vermiş.
"Her ünlü bir gün Vatan'ı tadacaktır" diye espri yapanlar bile varmış.
Dizi temposu yeni ağırlaşmadığına göre, ünlülerin bugünlerde "Vatan-sana-kanım-feda" sloganı eşliğinde kan testine alınması niye ola ki?
Bir ihtimal, Zaytung'un haberinde var:
"İstanbul Emniyeti, Behzat Ç.'yi beğenmedi, kendi dizisini çekmek için oyuncu topluyor".
Emniyet'te bir film çevirmek için cast çalışması yapmıyorsa, geriye asıl ihtimal kalıyor:
"Gezi"ye katkı veren, Emek'in yıkılışına tepki gösteren, "Camide içki filan içilmedi" diyen,Mehmet Ali Alabora'yı sahiplenen oyunculara bedel ödetmek...
* * *
Asıl "suç"un bu olduğu cümle âlemce bilinirken oyuncu dostların karakol kapısında yüz düşürmesine, "İçiyorsak sebebi var" diye iç geçirmesine, "Mevzubahis olan Vatan'sa biz teferruatız" havasına girmesine hiç gerek yok.
Tersine...
Yanyana durup bu "kamuoyu önünde küçük düşürme operasyonu"nun hakiki sebebini hep birlikte ilan etmeleri ve hayranlarının desteğini istemeleri çok daha hayırlı olurdu.
Yalnız değiller ki:
Bizzat Başbakan tarafından miting konuşmalarında hakaret edilen, yuhalatılan, saldırganlara hedef gösterilen tiyatrocular var bu ülkede...
Eserleri "ucube" denilerek yok edilen, içine tükürülen heykeltıraşlar var.
Kamuya ait sahneleri kapatılmak, oyunları kaldırılmak istenen tiyatro, opera sanatçıları var.
En güzel salonlarını AVM iştahına kurban vermiş sinemacılar var.
Yaptığı kültür merkezleri yıkılmak istenen mimarlar var.
Bir dörtlüğü yaydı diye ölümle tehdit edilen, mahkeme kapılarında süründürülen sanatçılar var.
"Belden aşağı" diye aşağılanan sanata gönül vermiş balerinler, baletler var.
İktidar beğenmediği için dizileri eleştirilen, değiştirilen, kaldırılan, işsiz bırakılan senaristler, yönetmenler, oyuncular var.
Polis baskınlarında bağlamaları suç aleti diye götürülen müzisyenler var.
Kitapları basılmadan toplatılan, "cahil adamlar" diye karalanan yazarlar var.
Yazdıklarından ötürü tehdit edilen, saldırıya uğrayan, tutuklanan, mahkûm edilen, kovulan gazeteciler var.
Çizdiklerinden ötürü yargılanan, suçlanan, ceza alan karikatüristler var.
Eserleri müstehcen sayıldığı için sergileri basılan ressamlar, fotoğraf sanatçıları var.
En barışçıl "durma eylemi"ne bile tahammül edilemeyen performans sanatçıları var.
* * *
"Uyuşturucu müptelası" diye damgalanmak istenen oyuncular, böyle haşmetli bir "iftihar listesi"ne katıldı aslında...
Ağır olan "çalışma temposu" değil, "çatışma temposu"...
Ve bu tempoya giren, bu manzaraya isyan eden her sanatçı, -doğrudur- mesleğini, varoluşunu savunma adına "Vatan'ı tadacaktır".
Öyleyse alttan almaya gerek yok.
Bir araya gelinip üste çıkılmalıdır.
"'Vatan' savunması" ancak böyle olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder