Mısır’da
2 milyar dolarlık yatırımı bulunan Türk işadamları diken
üstünde. En büyük korku Hükümetin Mursi’yi destekleyen ve
darbeyle gelen yeni yönetimi tanımayan dış politikası
Taraf
Mısır’daki
isyan ve darbenin Türkiye iş dünyasında nasıl yankılandığını
öğrenmek için dün birçok işadamıyla görüştük. Bu
patronların çoğu Ak Parti’ye yakınlıklarıyla biliniyor ve
aralarında Mısır’a yatırımda öncülük etmiş isimler de
var. İşadamları
şokta, ama politik arenaya göre çok daha
soğukkanlılar.
Konuştuklarımıza,
“Ülkedeki yatırımlarınız ne durumda?” sorusunu
yönelttiğimizde, henüz sağlıklı bir bilgiye ulaşamadıklarını
anladık. Bir işadamı, “Henüz hasar tespit raporunu tam olarak
çıkartamadık. Herkes kendi fabrikasındaki, iş yerindeki durumu
az çok toparlamaya çalışıyor. Önümüzdeki hafta bu konuda iş
dünyası dernekleri toplantı yapacak ve
derli toplu bir sonuç çıkartmaya çalışacağız”
diyor.Ülkede yaklaşık 60 bin kişiyi çalıştıran Türkiyeli patronlar öncelikle darbeyi kınıyorlar. Ancak siyaset yüzünden iki ülke arasındaki ilişkilerin Suriye’deki gibi onarılamaz bir noktaya gelmesinekarşılar. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki askeri yönetime karşı neredeyse tüm dünyanın aksine takındığı sert tutum konusunda kaygıları var ve bunun değişmesini bekliyorlar. Bunu doğrudan Başbakan Erdoğan’a iletmekten çekindiklerini de anlıyoruz. Çünkü hemen hemen kimse ismini vermek istemiyor.
Bir işadamı, “Başbakan değişecektir. Sonuç olarak bu küresel çapta bir oyun, görüyoruz. Türkiye çıkarlarına göre hareket edecektir. Önemli olan ülkedeki yönetimin sivillere bir an önce geçmesi” diyor.
“Türkiye’nin çıkarı önemli”
Bir
başkası da Başbakan’ın sert açıklamalarının iki ülke
arasındaki ticari ilişkilere Suriye benzeri bir zarar verip
vermeyeceği konusunda, “Mısır konusunda bir manevra
yapılacaksa Tayip
Bey’den şu anda olduğundan başka türlü bir tavır beklemek
doğru olmaz. O bir siyasetçi olarak kendi tarzında manevrasını
yapacaktır. Burada
önemli olan pragmatik davranıp Türkiye’nin çıkarlarını
korumak” diyor.
Söz konusu işadamlarına Mısır’ın geleceğine nasıl baktıklarını, Mursi’nin durumunu ve Türkiye’nin yatırımlarını da sorduk. Bir tanesi, “Darbeyi kabullenmek kuşkusuz imkansız. Ancak, Mursi yönetiminin de önemli hataları oldu. Demokrasi sadece sandık değil. Sandıktan çıktıktan sonra insanların gönüllerine de gözlerine de hoş görünmek gerekli” diyor.
Söz konusu işadamlarına Mısır’ın geleceğine nasıl baktıklarını, Mursi’nin durumunu ve Türkiye’nin yatırımlarını da sorduk. Bir tanesi, “Darbeyi kabullenmek kuşkusuz imkansız. Ancak, Mursi yönetiminin de önemli hataları oldu. Demokrasi sadece sandık değil. Sandıktan çıktıktan sonra insanların gönüllerine de gözlerine de hoş görünmek gerekli” diyor.
“Mısır’da iç savaş olmaz”
Aynı
işadamı, ülke için en büyük tehlikenin Mursi taraftarlarının
direnişinin bir iç savaşa dönüşmesi olduğunu belirterek, “En
doğru yöntem bir an önce sivil idareye tekrar geçilmesinin
sağlanması. Bunun için İhvan’ın direnişinin uzamaması
gerekiyor. Ben de Mısır’da bir iç savaş çıkmasını
beklemiyorum.Her
ne kadar derin bir bölünmüşlük olsa da Mısır’ı yakından
tanıyanlar bir iç savaşın çıkmayacağını bilir” diye
konuşuyor.
Bölgede tekstil alanında faaliyet gösteren bir işadamı da “Bizim açımızdan önemli olan iç savaşın yaşanmaması. Ülkedeki yatırımların çoğu ihracat yapan, döviz kazandıran fabrikalar. Onun için yenigelen yönetimin, Türkiyeli işadamlarına karşı olumsuz bir tutum takınacağını sanmıyorum” diyor.
Bölgede tekstil alanında faaliyet gösteren bir işadamı da “Bizim açımızdan önemli olan iç savaşın yaşanmaması. Ülkedeki yatırımların çoğu ihracat yapan, döviz kazandıran fabrikalar. Onun için yenigelen yönetimin, Türkiyeli işadamlarına karşı olumsuz bir tutum takınacağını sanmıyorum” diyor.
Mısır’da riske giren Anadolu sermayesi
Başbakan
Erdoğan’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, ABD Başkanı Obama
döneminde daha da belirginleşen, Sünni bloku kurma yönündeki dış
politikası, bugüne kadar iş dünyasında bir bölümünden büyük
destek aldı. Bu, baştan
beri Ak Parti’ye yakın olan Anadolu sermayesi için
politik bir destek dışında, önemli bir kazanç kapısı da
yarattı. Birçok
işadamı, artan dostluk ilişkilerini ticarete ve paraya tahvil
etmeyi başardı. Enerji
kaynakları açısından zengin, ancak üretim ve tüketim açısından
Türkiye’nin gerisinde kalmış, eski Osmanlı coğrafyasıyla
hızla yükselen dostluk ilişkileri, ekonomik getirilerle de
birleşti. Ve
Ak Parti’nin sloganı haline gelen “Küresel güç Türkiye”
öyküsü yazılmaya başlandı.
Söz konusu coğrafyaya yönelik Türkiye’nin başarı öyküsü rakamlara da çok hızlı yansıdı. Örneğin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine toplam ihracat son 7 yılda 4 kat gibi muazzam bir artış yaşadı. Eski Osmanlı coğrafyasına yapılan ihracat 2005 yılında 12.7 milyar dolarken, 2012’de 52 milyar dolara çıktı. Aynı sürede Türkiye’nin toplam ihracatı bir kat yükselirken, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan satıştaki büyüme sadece yüzde 43 oldu. Böylece AB’nin Türkiye ihracatındaki toplam payı yüzde 56’dan yüzde 38’lere indi.
Söz konusu coğrafyaya yönelik Türkiye’nin başarı öyküsü rakamlara da çok hızlı yansıdı. Örneğin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine toplam ihracat son 7 yılda 4 kat gibi muazzam bir artış yaşadı. Eski Osmanlı coğrafyasına yapılan ihracat 2005 yılında 12.7 milyar dolarken, 2012’de 52 milyar dolara çıktı. Aynı sürede Türkiye’nin toplam ihracatı bir kat yükselirken, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan satıştaki büyüme sadece yüzde 43 oldu. Böylece AB’nin Türkiye ihracatındaki toplam payı yüzde 56’dan yüzde 38’lere indi.
Rüzgar tersten esiyor
Benzer
rakamları turizmde de görmek mümkün. Türkiye’ye
gelen turist sayısı 2005-2012
döneminde yüzde 68 büyümeyle 20.5 milyondan, 31.6 milyona çıktı.
Aynı dönemde Avrupa’dan gelen turist sayısı yüzde 30.3
artarken, Ortadoğu
ve Kuzey Afrika’dan gelen turistler ikiye katlanarak 4
milyona çıktı. Avrupalı turistlerin toplam içindeki payı 11
puan düşüşle yüzde 68’den yüzde 57’ye indi.
Arada Arap Baharı gibi yol kazaları da olsa, gelişen konjonktür bölgede Ak Parti’ye fikirsel olarak yakın iktidarları getirdi ve Türkiye’nin ticari ilişkileri sürekli olarak yükseldi. Başta muhafazakar kesimden birçok işadamı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ye olağanüstü yatırımlar yaptı. Özellikle tekstil, perakende, gıda, inşaat gibi alanlarda yoğunlaşan ve Ak Parti’nin ekonomik tabanını oluşturan Anadolu sermayesi, bu ülkelerde bol kazanç fırsatı yakalarken aynı zamanda büyük riskler de aldı.
Şimdi ise tersten esmeye başlayan rüzgarlar daha da kuvvetlendi. Suriye meselesinin Ak Parti iktidarı açısından yanlış bir politik tercihle değerlendirilmesi, söz konusu işadamlarına önemli kayıplar yaşattı. Suriye’deki kangren çözülemeden Mısır’da yaşanan darbe ve Erdoğan Hükümeti’nin haklı ya da haksız takındığı tutum, şimdi bu işadamlarının diğer bir korkusu haline geldi.
Arada Arap Baharı gibi yol kazaları da olsa, gelişen konjonktür bölgede Ak Parti’ye fikirsel olarak yakın iktidarları getirdi ve Türkiye’nin ticari ilişkileri sürekli olarak yükseldi. Başta muhafazakar kesimden birçok işadamı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ye olağanüstü yatırımlar yaptı. Özellikle tekstil, perakende, gıda, inşaat gibi alanlarda yoğunlaşan ve Ak Parti’nin ekonomik tabanını oluşturan Anadolu sermayesi, bu ülkelerde bol kazanç fırsatı yakalarken aynı zamanda büyük riskler de aldı.
Şimdi ise tersten esmeye başlayan rüzgarlar daha da kuvvetlendi. Suriye meselesinin Ak Parti iktidarı açısından yanlış bir politik tercihle değerlendirilmesi, söz konusu işadamlarına önemli kayıplar yaşattı. Suriye’deki kangren çözülemeden Mısır’da yaşanan darbe ve Erdoğan Hükümeti’nin haklı ya da haksız takındığı tutum, şimdi bu işadamlarının diğer bir korkusu haline geldi.
Mısır riski Suriye’den fazla
Mısır
özelinde bakıldığında iş dünyasının korkusunun Suriye’den
daha büyük olduğunu söylemek mümkün. Rakamlar da bu korkunun
nedenini açıklıyor. Çünkü iki ülke arasındaki ilişkiler
Mursi döneminde biraz daha ivme kazansa da eski lider Hüsnü
Mubarek döneminde de son derece gelişmiş düzeydeydi. Bugün
itibariyle bakıldığında ülkede 250’ye yakın Türkiyeli
firmanın yatırımı bulunuyor. Söz konusu yatırımların tutarı
2 milyar doları buluyor. Türkiyeli firmaların yatırımları
özellikle tekstil alanında yoğunlaşıyor. Mısır’ın
kaliteli pamuğundan üretim yapıp, dev ABD pazarına gümrüksüz
satış yapma avantajını kullanıyorlar. Türkiyeli
firmalar son yıllarda Mısır’ın iç piyasasına yönelik
yatırımlarını da artırdı ve perakende sektöründe önemli
adımlar attı. Ayrıca Mısır Türkiye’nin en çok ihracat
yaptığı 13’üncü ülke konumunda. Yıllık ihracat tutarı 3.8
milyar dolara yaklaşıyor. Buna karşın Mısır
Türkiye’nin dış ticaret açığı vermediği ender ülkelerden
biri. Çünkü
ithalat 1 milyar doların biraz üzerinde bir rakamda kalıyor. Özet
itibariyle Mısır, Türkiye iş dünyasının özellikle de ülkeye
yapılan yatırımların neredeyse
tamamını gerçekleştiren Ak Parti’ye yakın işadamları için
kaybedilmemesi gereken bir pazardurumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder