7 Temmuz 2013 Pazar

İşler Suriye’ye benzemesin

Mısır’da 2 milyar dolarlık yatırımı bulunan Türk işadamları diken üstünde. En büyük korku Hükümetin Mursi’yi destekleyen ve darbeyle gelen yeni yönetimi tanımayan dış politikası
Taraf 
Mısır’daki isyan ve darbenin Türkiye iş dünyasında nasıl yankılandığını öğrenmek için dün birçok işadamıyla görüştük. Bu patronların çoğu Ak Parti’ye yakınlıklarıyla biliniyor ve aralarında Mısır’a yatırımda öncülük etmiş isimler de var. İşadamları şokta, ama politik arenaya göre çok daha soğukkanlılar.
Konuştuklarımıza, “Ülkedeki yatırımlarınız ne durumda?” sorusunu yönelttiğimizde, henüz sağlıklı bir bilgiye ulaşamadıklarını anladık. Bir işadamı, “Henüz hasar tespit raporunu tam olarak çıkartamadık. Herkes kendi fabrikasındaki, iş yerindeki durumu az çok toparlamaya çalışıyor. Önümüzdeki hafta bu konuda iş dünyası dernekleri toplantı yapacak ve derli toplu bir sonuç çıkartmaya çalışacağız” diyor.

Ülkede yaklaşık 60 bin kişiyi çalıştıran Türkiyeli patronlar öncelikle darbeyi kınıyorlar. Ancak siyaset yüzünden 
iki ülke arasındaki ilişkilerin Suriye’deki gibi onarılamaz bir noktaya gelmesinekarşılar. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki askeri yönetime karşı neredeyse tüm dünyanın aksine takındığı sert tutum konusunda kaygıları var ve bunun değişmesini bekliyorlar. Bunu doğrudan Başbakan Erdoğan’a iletmekten çekindiklerini de anlıyoruz. Çünkü hemen hemen kimse ismini vermek istemiyor.

Bir işadamı, “Başbakan değişecektir. Sonuç olarak bu 
küresel çapta bir oyun, görüyoruz. Türkiye çıkarlarına göre hareket edecektir. Önemli olan ülkedeki yönetimin sivillere bir an önce geçmesi” diyor.

“Türkiye’nin çıkarı önemli”

Bir başkası da Başbakan’ın sert açıklamalarının iki ülke arasındaki ticari ilişkilere Suriye benzeri bir zarar verip vermeyeceği konusunda, “Mısır konusunda bir manevra yapılacaksa Tayip Bey’den şu anda olduğundan başka türlü bir tavır beklemek doğru olmaz. O bir siyasetçi olarak kendi tarzında manevrasını yapacaktır. Burada önemli olan pragmatik davranıp Türkiye’nin çıkarlarını korumak” diyor.

Söz konusu işadamlarına Mısır’ın geleceğine nasıl baktıklarını, Mursi’nin durumunu ve Türkiye’nin yatırımlarını da sorduk. Bir tanesi, Darbeyi kabullenmek kuşkusuz imkansız. Ancak, Mursi yönetiminin de önemli hataları oldu. Demokrasi sadece sandık değil. Sandıktan çıktıktan sonra insanların gönüllerine de gözlerine de hoş görünmek gerekli” diyor.

“Mısır’da iç savaş olmaz”

Aynı işadamı, ülke için en büyük tehlikenin Mursi taraftarlarının direnişinin bir iç savaşa dönüşmesi olduğunu belirterek, “En doğru yöntem bir an önce sivil idareye tekrar geçilmesinin sağlanması. Bunun için İhvan’ın direnişinin uzamaması gerekiyor. Ben de Mısır’da bir iç savaş çıkmasını beklemiyorum.Her ne kadar derin bir bölünmüşlük olsa da Mısır’ı yakından tanıyanlar bir iç savaşın çıkmayacağını bilir” diye konuşuyor.

Bölgede tekstil alanında faaliyet gösteren bir işadamı da “Bizim açımızdan önemli olan iç savaşın yaşanmaması. Ülkedeki yatırımların çoğu ihracat yapan, döviz kazandıran fabrikalar. Onun için yenigelen yönetimin, Türkiyeli işadamlarına karşı olumsuz bir tutum takınacağını sanmıyorum” diyor.



Mısır’da riske giren Anadolu sermayesi

Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, ABD Başkanı Obama döneminde daha da belirginleşen, Sünni bloku kurma yönündeki dış politikası, bugüne kadar iş dünyasında bir bölümünden büyük destek aldı. Bu, baştan beri Ak Parti’ye yakın olan Anadolu sermayesi için politik bir destek dışında, önemli bir kazanç kapısı da yarattı. Birçok işadamı, artan dostluk ilişkilerini ticarete ve paraya tahvil etmeyi başardı. Enerji kaynakları açısından zengin, ancak üretim ve tüketim açısından Türkiye’nin gerisinde kalmış, eski Osmanlı coğrafyasıyla hızla yükselen dostluk ilişkileri, ekonomik getirilerle de birleşti. Ve Ak Parti’nin sloganı haline gelen “Küresel güç Türkiye” öyküsü yazılmaya başlandı.
Söz konusu coğrafyaya yönelik Türkiye’nin başarı öyküsü rakamlara da çok hızlı yansıdı. Örneğin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine toplam ihracat son 7 yılda 4 kat gibi muazzam bir artış yaşadı. Eski Osmanlı coğrafyasına yapılan ihracat 2005 yılında 12.7 milyar dolarken, 2012’de 52 milyar dolara çıktı. Aynı sürede Türkiye’nin toplam ihracatı bir kat yükselirken, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan satıştaki büyüme sadece yüzde 43 oldu. Böylece AB’nin Türkiye ihracatındaki toplam payı yüzde 56’dan yüzde 38’lere indi.

Rüzgar tersten esiyor

Benzer rakamları turizmde de görmek mümkün. Türkiye’ye gelen turist sayısı 2005-2012 döneminde yüzde 68 büyümeyle 20.5 milyondan, 31.6 milyona çıktı. Aynı dönemde Avrupa’dan gelen turist sayısı yüzde 30.3 artarken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan gelen turistler ikiye katlanarak 4 milyona çıktı. Avrupalı turistlerin toplam içindeki payı 11 puan düşüşle yüzde 68’den yüzde 57’ye indi.

Arada Arap Baharı gibi yol kazaları da olsa, gelişen konjonktür bölgede Ak Parti’ye fikirsel olarak yakın iktidarları getirdi ve Türkiye’nin ticari ilişkileri sürekli olarak yükseldi. Başta muhafazakar kesimden birçok işadamı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ye olağanüstü yatırımlar yaptı. Özellikle tekstil, perakende, gıda, inşaat gibi alanlarda yoğunlaşan ve Ak Parti’nin ekonomik tabanını oluşturan Anadolu sermayesi, bu ülkelerde bol kazanç fırsatı yakalarken aynı zamanda büyük riskler de aldı.
Şimdi ise tersten esmeye başlayan rüzgarlar daha da kuvvetlendi. Suriye meselesinin Ak Parti iktidarı açısından yanlış bir politik tercihle değerlendirilmesi, söz konusu işadamlarına önemli kayıplar yaşattı. Suriye’deki kangren çözülemeden Mısır’da yaşanan darbe ve Erdoğan Hükümeti’nin haklı ya da haksız takındığı tutum, şimdi bu işadamlarının diğer bir korkusu haline geldi.

Mısır riski Suriye’den fazla

Mısır özelinde bakıldığında iş dünyasının korkusunun Suriye’den daha büyük olduğunu söylemek mümkün. Rakamlar da bu korkunun nedenini açıklıyor. Çünkü iki ülke arasındaki ilişkiler Mursi döneminde biraz daha ivme kazansa da eski lider Hüsnü Mubarek döneminde de son derece gelişmiş düzeydeydi. Bugün itibariyle bakıldığında ülkede 250’ye yakın Türkiyeli firmanın yatırımı bulunuyor. Söz konusu yatırımların tutarı 2 milyar doları buluyor. Türkiyeli firmaların yatırımları özellikle tekstil alanında yoğunlaşıyor. Mısır’ın kaliteli pamuğundan üretim yapıp, dev ABD pazarına gümrüksüz satış yapma avantajını kullanıyorlar. Türkiyeli firmalar son yıllarda Mısır’ın iç piyasasına yönelik yatırımlarını da artırdı ve perakende sektöründe önemli adımlar attı. Ayrıca Mısır Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 13’üncü ülke konumunda. Yıllık ihracat tutarı 3.8 milyar dolara yaklaşıyor. Buna karşın Mısır Türkiye’nin dış ticaret açığı vermediği ender ülkelerden biri. Çünkü ithalat 1 milyar doların biraz üzerinde bir rakamda kalıyor. Özet itibariyle Mısır, Türkiye iş dünyasının özellikle de ülkeye yapılan yatırımların neredeyse tamamını gerçekleştiren Ak Parti’ye yakın işadamları için kaybedilmemesi gereken bir pazardurumunda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder