Berrin Uyar 21/02/0213 Düşler Yolculuğunda (Face Book)
Bugün
içimde bir sıkıntıyla kalktım yataktan. Dedim ki, “sadece güzel şeyleri düşün
bugün Berin. Çiçeklerden böceklerden, havadan sudan, renklerden menklerden
bahset ki , bu karanlıkta biraz için açılsın.” Öyle de yaptım bu saate kadar.
Sonra...
Bütün gün boyunca uzak kalmaya çalıştığım Berfo Ana’nın yüreğimi yakan ölüm
haberi ile yüzleştim. Gözleri açık gitmiş Berfo Anacığın. “Ben onun yerinde olsaydım” diye düşündüm bir an. Ama ben onun yerinde olamam ki. Benim oğlum işkencede öldürülmedi ki. İşkencede öldürülen oğlumun kemiklerine bile kavuşmam engellenmedi ki. Ben yıllarca oğlumun hiç değilse ölüsüne kavuşmak için mücadele etmedim ki.. Üstelik benim oğlum da yok. Ben, Berfo Ana’nın yerine koyamam kendimi. Onun acısı o kadar büyük ki, bunu tahayyül bile edemem ben. Denizi bilmeyen deryayı çizemez ki.
Bundan 33 yıl önce, 13 Eylül 1980’de, Kars’ta, oğlu Cemil Kırkbayır evinden alınarak götürüldü Berfo Ana’nın. 8 Ekimde işkencede öldürüldü ve cenazesi ailesine teslim edilmedi. İşte Berfo Ana o günden beri oğlunun kemiklerinin peşinde. İnanılmaz bir dirençle, hiç yılmadan, vazgeçmeden oğlunu aradı. 12 Eylül paşalarının yakalarına yapıştı. Her hafta soğukmuş, sıcakmış, karmış yağmurmuş demeden Galatasaray’da “Cumartesi Anaları”nın yanında aldı yerini. Ne polis baskısı ne de yasaklar durduramadı Berfo Anayı ve çocukları kaybedilmiş tüm anaların sembolü oldu. 33 Yıl boyunca oğlu belki gelir de kapıda kalır diye evinin kapısını hep açık tuttu. Oğlu gelirse evi şaşırmasın diye ön cepheye badana bile yaptırmadı.
Şimdi 105 yaşında terketti bizi. Oğlunu bulma umuduyla bu yaşa kadar direnen bedeni kansere yenik düştü.
Son arzusu: “Beni oğlumun kemiklerini bulmadan toprağa vermeyin, oğlumun kemiklerini getirin ve beni onunla birlikte gömün” olmuş. Cemil’in yargısız infaz yapan katilleri serbest dolaşıyor. Cemil’in anası Berfo Ana’nın bu kadar yıldır gidip başında ağlayacağı, dua edeceği bir “oğul mezarı” bile olamadı. Hala çocuklarını arayan binlerce anadan biriydi Berfo Ana.
Bugün gazetelerden birinde Berfo Ana’nın hasta yatağındaki fotoğraflarını gördüm. Yüzündeki o acıyı hangi kalem tarif edebilir ve hangi ressam resmedebilir bilmem.
Berfo Ana’nın arkasından ne rahat uyu diyebilir insan ne de geride kalan yakınlarına sabır ve başsağlığı dileyebilir. Ben de kendi kendime şuna karar verdim:
Gün olup devran dönene; Berfo Ana’nın kemiklerine bile hasret gittiği sevgili oğlu, kardeşim Cemil’in mezarı bulunana kadar, onu işkencede katledenlere, anasına oğlunun mezarı başında ağlama hakkını bile vermeyenlere, olayı örtbas edenlere, o tarihlerde orada görev alan tüm yetkili ve etkili kişilere, Berfo Ananın oğlumun katilleri bunlardır diye verdiği üç isme her gün lanet edeceğim. Batıl bir davranış ama insan kendini çok çaresiz hissettiğnde belki de tutar diye düşünebiliyor. O katillerin cezalarını bulmalarını o kadar çok istiyorum ki, belki bu enerjim onlara habis bir ceza olarak döner. Masum insanlara yaşatılan tüm bu acıların hesabı bir gün sorulacak, buna inanmak istiyorum. Berfo Ana için, Cumartesi Anaları için, evlatlarını kirli kıllı ellerin katlettiği tüm analar için, kendi anam için tüm bu katillere lanet olsun. (Berin Uyar. 21 Şubat 2013)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder