Leyla
Tavşanoğlu Cumhuriyet
Ajc’nin
Uluslararası Koordinatörü Isaacson, AKP’nin İslamcı
teröristlere yardımına ateş püskürüyor
Bir
süredir Washington’daki etki odaklarından AKP ve
Başbakan Erdoğan’a ağır
eleştiri sesleri yükseliyor. Bunlardan birisi de ABD’nin en
etkili Yahudi kuruluşlarından AJC’nin
Uluslararası Çalışmalar Koordinatörü Jason
Isaacson’a ait.
Isaacson, bir zamanlar Ankara ve Washington arasında bahar
havası yaşandığına ancak son dönemlerde Erdoğan ve
AKP hükümetinin söz ve davranışları nedeniyle bu
atmosferin iyice bozulduğuna vurgu yapıyor. Irak-Şam İslam
Devleti (IŞİD) isimli terör örgütüne hiçbir
şekilde destek verilmemesi, örgütün eli kanlı çılgın
canilerden oluştuğuna işaret eden Isaacson, “Türkiye,
Suriye’de savaşan radikal
gruplara en tehlikeli silahları yollayıp
destek verdi” diyor.
Erdoğan’ın sürekli olarak Batı ve ABD’yi
Türkiye’deki karışıklıkların odağı olmakla
suçladığını söyleyerek şu çarpıcı soruyu
soruyor: “Ayakkabı
kutuları dolusu milyonlarca doları
da Batılı güçler mi o kutulara yerleştirdi?”
-
Bugün Türkiye-ABD ilişkilerinde gelinen
nokta sizce ne anlama geliyor?
J.I.- Mutlaka Obama yönetiminin ilk dönemlerini hatırlıyorsunuzdur. Başkan Obama, seçildikten hemen sonra ilk yurtdışı resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı. O ziyaret sırasında Ankara’da yaptığı konuşmada Türkiye ve İslam dünyasıyla ilişkilerindeki vizyonunu anlatmıştı. O dönem Türkiye’yi pek çok açıdan bir köprü ve model bir ülke, liderini de o köprüde bir demokrasi modeli olarak gördüğü çok açıktı. Ama bu bakış açısı değişti.
-
Neden bu bakış açısı değişti?
J.I.- Türkiye Başbakanı’nın yıllar içinde kabul edilemez, pervasız, cüretkâr, fevri söz ve davranışları, sadece Irak değil, İran gibi stratejik konularda Türkiye’nin ABD’yle müttefiklik bağlamında tutarsızlığı yüzünden değişti. Ankara’nın İran’a, uzun bir süre yaptırım uygulanmaması için yardımcı olduğu biliniyor. Ayrıca Ankara, Suriye’desavaşan en radikal gruplara da destek verdi.
İsrail’e karşı son derece sert söylemler kullandığı da hafızalarda.
Başbakan Erdoğan ağzına geleni söyleme alışkanlığı içine girdi. Bir hükümetbaşkanının bu sözleri söyleyebilmesi büyük şaşkınlık yaratıyor. Bence bütün bunlarAnkara’ya olan güveni kaybettirdi. Ancak Türkiye, ABD için çok önemli bir ülke.Ancak bu önemli ülkenin hükümeti artık sıklıkla sorun yaratıyor.
Başbakanınız 2013’te Batı’yı ülkesinde siyasi karışıklıklar yaratmak, 17 Aralık’tapatlak veren yolsuzluk skandallarından sorumlu olmakla suçladı. Yani ayakkabıkutuları dolusu milyonlarca doları da Batılı güçler mi o kutuların içine yerleştirdi?Gerçekten kahkahayla gülünesi bir iddia. Erdoğan için Batı, ABD, İsrail, bütün dışgüçler, hatta Gülen Hareketi suçlu. Ama kendisi ve yandaşları masum.
J.I.- Türkiye Başbakanı’nın yıllar içinde kabul edilemez, pervasız, cüretkâr, fevri söz ve davranışları, sadece Irak değil, İran gibi stratejik konularda Türkiye’nin ABD’yle müttefiklik bağlamında tutarsızlığı yüzünden değişti. Ankara’nın İran’a, uzun bir süre yaptırım uygulanmaması için yardımcı olduğu biliniyor. Ayrıca Ankara, Suriye’desavaşan en radikal gruplara da destek verdi.
İsrail’e karşı son derece sert söylemler kullandığı da hafızalarda.
Başbakan Erdoğan ağzına geleni söyleme alışkanlığı içine girdi. Bir hükümetbaşkanının bu sözleri söyleyebilmesi büyük şaşkınlık yaratıyor. Bence bütün bunlarAnkara’ya olan güveni kaybettirdi. Ancak Türkiye, ABD için çok önemli bir ülke.Ancak bu önemli ülkenin hükümeti artık sıklıkla sorun yaratıyor.
Başbakanınız 2013’te Batı’yı ülkesinde siyasi karışıklıklar yaratmak, 17 Aralık’tapatlak veren yolsuzluk skandallarından sorumlu olmakla suçladı. Yani ayakkabıkutuları dolusu milyonlarca doları da Batılı güçler mi o kutuların içine yerleştirdi?Gerçekten kahkahayla gülünesi bir iddia. Erdoğan için Batı, ABD, İsrail, bütün dışgüçler, hatta Gülen Hareketi suçlu. Ama kendisi ve yandaşları masum.
-
Sizce Erdoğan bunu neden yapıyor?
Acaba tabanını sıkı tutmak için mi?
Acaba tabanını sıkı tutmak için mi?
-
J.I.
Tarih,
azınlık gruplarını ya da dış güçleri ülkelerindeki
bütün kötülüklerin anası olarak göstermeye çalışan
popülistpolitikacılarla dolu. Bu otokrat eğilimleri olan
kişilerin kullandıkları en kötü ve tehlikeli
yöntemdir.
Demokrasilerde tepkinizi gerektiği biçimde verecek, sonuna kadar mücadeleedeceksiniz. Aslında bu kadar sert otokrasi ve şiddetli muameleler karşısında bunuyapmanın zor olduğunu da kabul ediyorum. Siz gazeteciler arasında Erdoğan’a en hafif eleştiriyi bile getirenin kendini hapiste bulduğunu biliyorum.
Demokrasilerde tepkinizi gerektiği biçimde verecek, sonuna kadar mücadeleedeceksiniz. Aslında bu kadar sert otokrasi ve şiddetli muameleler karşısında bunuyapmanın zor olduğunu da kabul ediyorum. Siz gazeteciler arasında Erdoğan’a en hafif eleştiriyi bile getirenin kendini hapiste bulduğunu biliyorum.
Müslüman
Kardeşler’in Türkiye’nin
demokratik müttefikleri
olduğu iddiasıtümüyle saçma ve mantık dışı.
Ankara üstüne üstlük Suriye’de
savaşan radikal gruplara destek
verip en tehlikeli silahları yolladı.
Lübnan’daki terör örgütü Hizbullah’la
ittifaka girdi.
Başbakanınız
2013’te Batı’yı ülkesinde
siyasi karışıklıklar yaratmak,
17 Aralık’ta patlak
veren yolsuzluk skandallarından
sorumlu olmakla
suçladı. Yani ayakkabı
kutuları dolusu milyonlarca doları
da Batılı güçler mi o kutularıniçine yerleştirdi?
‘Dostunuz olmak zorlaşıyor’
-
Sizce Türkiye’de bu olabilir mi?
J.I.- Neden
olmasın? Yalnız şunu söylemek istiyorum. Artık Türkiye’de
insanların demokrasiyi kurtarmaları gerekir. Bunu
Türklerinkendileri yapmalıdır. Muhalefete üzülüyorum.
İşleri kolay değil. Sorumsuz bir lideriniz var.
Fazlasıyla güçlü bir iradeye sahip.
Burada güçlü derken kelimeyi yanlış kullandım. Güçlü irade anlam itibarıyla bilgeliği de kapsar. Oysa liderinizde kas gücü takıntı haline gelmiş durumda gibi görünüyor. Bu da ülkenizin uzun vadeli çıkarlarına hiç de yararlı olmuyor. Türkiye uluslararası topluma entegre olma, Batı’nın güçlü bir ortağı haline gelme ve bütün komşularıyla önemli ilişkiler kurma ihtiyacında. Paranoya, komplo teorileri bezirgânlığı, korku ve sindirme politikaları yerine demokratik güdülerle yönetilmelidir. Ayrıca farklı düşünenlere, muhalefete tahammül ve saygı dagereklidir. Bu bizim tarafımızdananlaşılamaz bir durum ve ülkenizin dostu olmayı da zorlaştırıyor.
Burada güçlü derken kelimeyi yanlış kullandım. Güçlü irade anlam itibarıyla bilgeliği de kapsar. Oysa liderinizde kas gücü takıntı haline gelmiş durumda gibi görünüyor. Bu da ülkenizin uzun vadeli çıkarlarına hiç de yararlı olmuyor. Türkiye uluslararası topluma entegre olma, Batı’nın güçlü bir ortağı haline gelme ve bütün komşularıyla önemli ilişkiler kurma ihtiyacında. Paranoya, komplo teorileri bezirgânlığı, korku ve sindirme politikaları yerine demokratik güdülerle yönetilmelidir. Ayrıca farklı düşünenlere, muhalefete tahammül ve saygı dagereklidir. Bu bizim tarafımızdananlaşılamaz bir durum ve ülkenizin dostu olmayı da zorlaştırıyor.
-
Türkiye’de bir mahkemenin İsrailli
eski komutanları Mavi Marmara
olayı yüzünden müebbet hapse
mahkûm etmesini nasıl karşıladınız?
J.I.- TBMM
mahkemenin kararını geçersiz kılacak bir karar
alabilir. İsrail hükümeti Mavi Marmara olayında
operasyonel hatalar olduğunu kabul etti ve bunun için özür
dileyeceğini açıkladı. Ama İsrail, bir terör örgütü
tarafından Gazze’ye silah giriş çıkışını engelleyerek
kendi vatandaşlarının güvenliğini korumaya
çalışıyordu. Gayri meşru yollardan Gazze’ye silah
sokulması işleri hiç de kolaylaştırmadı. Hiçbir şey
ulusal görevlerini yerine getiren İsraillilere kötü
muameleyi mazur göstermez. Bütün bunlar İsrail’le
Türkiye’nin yakınlaşmasını engellememeli. Bölgede
iki kardeş demokrasi, barış içinde yan yana yaşamalıdır.
Kanlı
katil IŞİD nasıl desteklenir?
Bu
radikallerin yaptıklarına göz yumulmamalı, sırtları
sıvazlanmamalıdır. Bu çılgın katillerin Türk
vatandaşlarını rehin tutmaları menfur ve son derece rahatsız
edici bir durumdur
-
Yani bu sözlerinizden şunu mu anlamalıyım?
Türkiye’de muhalefet çok parçalı mı demek istiyorsunuz?
Türkiye’de muhalefet çok parçalı mı demek istiyorsunuz?
J.I.- Evet,
öyle. Muhalefet bu durumda olunca da demokrasi ciddi biçimde
erozyona uğruyor. Demokratik güçlerin harekete geçebilmesi
için daha kaç tehlike çanının çalması, daha kaç kişinin
cezaevine girmesi, daha kaç kişinin öldürülmesi
lazım?
Türkiye bu devin bu dünyadan göçüp gitmesini mi beklemeli, onunla mücadele edecek cesareti bulmak yerine? Başbakanınızın İslam dünyasıyla böylesine sıkı birittifaka girmesi Batı için de önemli bir sorun oluşturuyor. Mısır’da Muhammed Mursi’nin seçimle işbaşına gelmiş bir devlet başkanı olduğu, demokratik olmayan bir biçimde görevinden alındığı doğru.
Ancak Mursi iktidarının Mısır’da demokrasiyi yerle bir ettiği de doğru. Müslüman Kardeşler’in Türkiye’nin demokratik müttefikleri olduğu iddiası tümüyle saçma ve mantık dışı. Aslında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in büyük güçlerinden birisi olması gerekirken
Türkiye, kendini Mısır ve öbür Arap ülkelerinden, ayrıca da Ortadoğu’nun kimi devletlerinden soyutladı. Üstüne üstlük Suriye’de savaşan radikal gruplara destek verip en tehlikeli silahları yolladı. Lübnan’daki terör örgütü Hizbullah’la ittifaka girdi.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs-İsrail doğalgaz arama projesini engellemek için savaş gemileri gönderdi. Bu kışkırtıcı davranışlar neTürkiye’nin çıkarına ne bölge barışı ve güvenliğine ne de Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin refah ve istikrarını sağlayabilecek denge rolü oynamasına hizmet etmiştir. Ankara hükümetinin yaptıkları Türkiye’nin AB üyeliğinden gittikçe uzaklaşmasına da neden olmaktadır. Bütün bunlar Erdoğan’ın hoşuna gidebilir. Ama Türkiye’de herkesin, özellikle de modernizasyon, gelişme ve Türkiye’nin uluslararası topluma entegre olduğunu görmek isteyenlerin bu gidişattan memnun olduğunu hiç düşünmüyorum.
Türkiye bu devin bu dünyadan göçüp gitmesini mi beklemeli, onunla mücadele edecek cesareti bulmak yerine? Başbakanınızın İslam dünyasıyla böylesine sıkı birittifaka girmesi Batı için de önemli bir sorun oluşturuyor. Mısır’da Muhammed Mursi’nin seçimle işbaşına gelmiş bir devlet başkanı olduğu, demokratik olmayan bir biçimde görevinden alındığı doğru.
Ancak Mursi iktidarının Mısır’da demokrasiyi yerle bir ettiği de doğru. Müslüman Kardeşler’in Türkiye’nin demokratik müttefikleri olduğu iddiası tümüyle saçma ve mantık dışı. Aslında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in büyük güçlerinden birisi olması gerekirken
Türkiye, kendini Mısır ve öbür Arap ülkelerinden, ayrıca da Ortadoğu’nun kimi devletlerinden soyutladı. Üstüne üstlük Suriye’de savaşan radikal gruplara destek verip en tehlikeli silahları yolladı. Lübnan’daki terör örgütü Hizbullah’la ittifaka girdi.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs-İsrail doğalgaz arama projesini engellemek için savaş gemileri gönderdi. Bu kışkırtıcı davranışlar neTürkiye’nin çıkarına ne bölge barışı ve güvenliğine ne de Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin refah ve istikrarını sağlayabilecek denge rolü oynamasına hizmet etmiştir. Ankara hükümetinin yaptıkları Türkiye’nin AB üyeliğinden gittikçe uzaklaşmasına da neden olmaktadır. Bütün bunlar Erdoğan’ın hoşuna gidebilir. Ama Türkiye’de herkesin, özellikle de modernizasyon, gelişme ve Türkiye’nin uluslararası topluma entegre olduğunu görmek isteyenlerin bu gidişattan memnun olduğunu hiç düşünmüyorum.
-
IŞİD denilen terör örgütünün Musul’u işgal
edip Başkonsolos
ve Türkiye’nin Musul Konsolosluğu personeliyle
başka vatandaşlar olmak üzere 80 kişiyigünlerdir rehin tutması
sizce ne demek?
J.I.- Allah’ın
iradesini yorumlayıp onu hayata geçirmede tek hak sahibi
oldukları iddiasını öne süren radikal gruplar bir de
üstelik Allah adına toplu katliam ve şiddet hareketlerine
başvururken Allah’ın ve insanoğlunun bütün yasalarını
ayaklar altındaçiğniyorlar.
Bu radikaller kesinlikle desteklenmemeli, bunların yaptıklarına göz yumulmamalı ve sırtları sıvazlanmamalıdır. IŞİD eli kanlı katillerden oluşan terörist bir örgüttür. Bunu böyle bilmek ve şiddetle kınamak gerekir. Bu çılgın katillerin Türk diplomatları ve başka Türk vatandaşlarını rehin tutmaları menfur ve son derece rahatsız edici bir durumdur.
Bu, IŞİD’in uygar toplum değerlerini reddettiğinin bir başka kanıtıdır. Bütün Türklerle birlikte rehinelerin bir an önce sağ ve salim kurtulmaları için dua ediyorum.
Bu radikaller kesinlikle desteklenmemeli, bunların yaptıklarına göz yumulmamalı ve sırtları sıvazlanmamalıdır. IŞİD eli kanlı katillerden oluşan terörist bir örgüttür. Bunu böyle bilmek ve şiddetle kınamak gerekir. Bu çılgın katillerin Türk diplomatları ve başka Türk vatandaşlarını rehin tutmaları menfur ve son derece rahatsız edici bir durumdur.
Bu, IŞİD’in uygar toplum değerlerini reddettiğinin bir başka kanıtıdır. Bütün Türklerle birlikte rehinelerin bir an önce sağ ve salim kurtulmaları için dua ediyorum.
-
Peki, bizim yerel seçimlerde AKP’nin bütün çabalarına,
yerel yönetimler yasasını kendi lehine değiştirmesine
karşın yüzde 43 oy almasını nasılkarşıladınız?
J.I.- Yüzde
43 yüksek bir oran. Ama seçmenlerin büyük çoğunluğu
değil. Zaten bildiğim kadarıyla AKP’nin aldığı oy
şimdiye kadar yüzde 50’yi bulmamıştı. Türkiye’de
dolayısıyla şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Neredeyse
yüzde 50 Erdoğan’a oy verirkenseçmenin öbür yarısı
vermiyor.
Sanıyorum AKP’ye ideolojikten çok ekonomik nedenlerle oy veriliyor. Ben, Türklerin çoğunluğunun tek adam yönetimi istediklerine inanmıyorum. Ayrıca insanların AKP’ye, muhalefetin zayıflığı nedeniyle tahammül ettiklerini düşünüyorum.
Sanıyorum AKP’ye ideolojikten çok ekonomik nedenlerle oy veriliyor. Ben, Türklerin çoğunluğunun tek adam yönetimi istediklerine inanmıyorum. Ayrıca insanların AKP’ye, muhalefetin zayıflığı nedeniyle tahammül ettiklerini düşünüyorum.
P O R T R E
JASON
ISAACSON
New York doğumlu. Vassar College’dan siyaset bilimi ve İngilizce konularında1975’te lisansüstü derecesini aldı. Uzun yıllar gazetecilik yaptı.
Demokrat senatör Christopher Dodd’un özel kalem müdürlüğü görevini yürüttü, danışmanlığını yaptı.
1991’de ABD’nin en etkili Yahudi düşünce kuruluşlarından American JewishCommittee’ye katıldı. 1991-92 arası Madrid, Moskova ve Washington’da Ortadoğubarış görüşmelerinde yer aldı. 1993’te Viyana’daki İnsan Hakları Konferansı’nda AJC’yi temsil etti. Ortadoğu’yla ilgili toplantılara katıldı. Şimdiki görevi AJC’nin ABD Yönetimi’yle İlişkiler ve Uluslararası Çalışmalar Koordinatörlüğü. Fransa Kültür ve İletişim Bakanlığı’yla Fas Kralı VI. Muhammed’den aldığı iki önemli nişanı var.
New York doğumlu. Vassar College’dan siyaset bilimi ve İngilizce konularında1975’te lisansüstü derecesini aldı. Uzun yıllar gazetecilik yaptı.
Demokrat senatör Christopher Dodd’un özel kalem müdürlüğü görevini yürüttü, danışmanlığını yaptı.
1991’de ABD’nin en etkili Yahudi düşünce kuruluşlarından American JewishCommittee’ye katıldı. 1991-92 arası Madrid, Moskova ve Washington’da Ortadoğubarış görüşmelerinde yer aldı. 1993’te Viyana’daki İnsan Hakları Konferansı’nda AJC’yi temsil etti. Ortadoğu’yla ilgili toplantılara katıldı. Şimdiki görevi AJC’nin ABD Yönetimi’yle İlişkiler ve Uluslararası Çalışmalar Koordinatörlüğü. Fransa Kültür ve İletişim Bakanlığı’yla Fas Kralı VI. Muhammed’den aldığı iki önemli nişanı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder