17 Ocak 2014 Cuma

'Fezlekelerde yer alan iddialar korkunç'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ardından istifa eden ve kabineden ayrılan eski bakalar hakkında hazırlanan fezlekelerin Adalet Bakanlığı'nda tutulduğuna dikkat çekerek, Meclis'e gönderilmediğini belirtti. Faik Öztrak, "Bu fezlekeler Meclis'e gelmiyor ama içerikleri basında. Bu bir garabet. Basına yansıyan iddialar ise korkunç" dedi.

Yurt Gazetesi 
Öztrak, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 4 eski bakan hakkında hazırlanan fezlekeleri gündeme taşıdı.

17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet İddialarının ardından istifa eden İçişleri eski Bakanı Muhammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve kabine değişikliğinde görevinden alınan AB eski Bakanı Egemen Bağış'la ilgili savcılık tarafından hazırlanan ve Adalet Bakanlığı'na gönderiler fezlekelerin niye Meclis'e gönderilmediğini sordu.


Fezlekelerin içeriğine ilişkin tüm bilgilerin basına yansıdığını hatırlatan CHP Genel Başkan Yardımcısı şöyle dedi: "Bir bakanın 28 kez ve toplamda 52 milyon dolar, bir başka bakanın 10 kez ve toplamda 10 milyon dolar, bir diğer bakanın 3 kez ve toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia ediliyor. Hükümetin 3 bakanının 63,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia ediliyor. Hayali ihracat, kaçakçılık, rüşvet almak, suç işleme amacıyla örgüt kurmak gibi suçlar fezlekede yer alıyor. Neresinden baksak korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız.

Yine bir kamu bankasının genel müdürü, bakan çocukları halen cezaevinde tutuklu. Mahdum odalarında çıkan kasalar, ayakkabı kutularındaki milyon dolarlar hafızalarda. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları iki alanı kapsıyor. Bunlardan birincisi BM'nin İran ambargosunun etrafından dolanmak için yapılan işlemlerle ilgili uluslararası rüşvet iddiaları ikincisi ise kamu arazileri ve imar rantları ile ilgili iddialar.

Her gün yeni bir rezalete uyanıyoruz. Basına sızan tape'lerden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın orman arazilerinin imar durumu ve yapılaşma biçimi üzerinde işadamlarıyla konuşmaları var. Yapılaşma % 6'mı olacak, % 9,5'mu olacak. Başbakan bunları müzakere ediyor.

Hükümete yakın iş adamları bu konuda çıkarılacak yasanın tüyosunu ve müjdesini doğrudan Başbakan'dan almışlar. Bu iş adamları Başbakan'dan aldıkları tüyolara göre 100'lerce dönümlük arazilerin alınıp alınmamasına karar vermişler. Eğer bunlar doğruysa bu tam bir içerden öğrenenler ticareti.

Başbakan elinin altındaki BDDK ve SPK'ya bir telefon açıp sorsun. İçerden öğrenenler ticaretinin cezası ne kadar? Daha önce sizlerle paylaşmıştım. 16 Haziran 2012'de çıkarılan bir genelge ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm taşınmazların satış, kira, irtifa, tahsis, takas gibi işlemleri için doğrudan başbakanlıktan izin alınması zorunlu hale getirildi. Zaten son yolsuzluk iddialarının, arazi arsa ve imar planları dosyasından sorumlu bakan da istifa ederken ne yaptıysam başbakanın yazılı emirleriyle yaptım demedi mi?

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı bu millet başbakan olsun diye seçti, ama başbakanın büyükşehir belediye başkanlığından kalma emlak, imar ve ranta yönelik ilgisinden bir türlü kopamadığı anlaşılıyor. Millet başbakan diye seçmiş ama o büyük şehir belediye başkanı gibi özel imar planlarına ve kamu arazilerine ilgi duymaya devam etmiş.

Başbakan'a ait olduğu ileri sürülen ve tapelere yansıyan konuşmalar gerçekten vahim. Peki bu iddiaların doğru olup olmadığını nasıl öğreneceğiz. Elbette Türk Milleti adına adalet dağıtan yargıdan. Ama bakıyoruz başbakan, tapelere giren bu iş adamlarının gözaltına alınmaması ve yargı kararlarının uygulanmaması için canla başla çalışıyor. Bunun için anayasayı ayaklar altına almaktan çekinmiyor.

Hükümet karşı karşıya olduğu bu iddiaları örtebilmek için kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi demokrasinin temeli olan tüm ilke ve kurallara açıkça darbe vuruyor, bir devlet krizi çıkarıyor."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder